Bir takım demokrat gözüken gazeteci-yazar sürekli olarak H. Dicle'nin haklılığından söz ederek serbest bırakılmasını istiyor. Bazılar da Haberal ve Balbay'ı dışarı salın diyor...Üstelik bunu diyenler arasında muhafazakar gözüken bazı saf derunlarda mevcut.
Her zaman dedik yine diyoruz...Entelektüellik farklı bir düşünce gerektirir, devlet yönetmek çok daha farklı bir düşünceyi iktiza ettirir...İkisi bir bütün olmamakla birlikte aralarında çok da aşırı bir mesafe yoktur. Burada önemli olan fikri-zaruret olan hakikati sisteme kanalize edebilmektir.
Türk devleti şu aşamada Haberal'i, Balbay'ı ve PKK'lı vekilleri serbest bıraktığı takdirde devlete ihanet etmekle kalmayacak aynı zamanda sürdürülen bu savaş da geri adım atmış olacaktır.
Haberal'in neden aday gösterildiği ortadadır. Balbay'ın da neden aday gösterildiği açıktır...Hatip Dicle mevzuu ise Öcalan'a telkinle aday gösterilmesi istendiği için seçim sonrasına yönelik bir stratejidir.
Gürsel Tekin diyor ki; Tutukluları içeriden çıkarmak için tüm seçenekleri deneriz...
Murat Karayılan ise bu bir savaş nedenidir diyor....
Aslında Tekin'in Haberal konusundaki hassasiyetini anlıyorum. Yalnız Kemal K.'nın durumu çok daha zor...
Zira Ejder'in baskısı altında kaldığı için kendi iradesi ile icraat yapmakta zorlanıyor...Aslında şuan'daki kaos'un asıl sorumlusunun Ejder olduğu da çok açık.
Haberal'i aday göstermesi yönünde telkinde bulunan MASON SÜLO olsa da -bu ancak- gerçeği örtmek için söylenen bir söz'dür. Çünkü bugüne kadar SÜLO'ya kimlerin emir verdiği deşifre edilmemiştir...
Acaba MASON SÜLO'nun Ejder ile loca'dan arkadaşlığı var mıdır? Sorsanız hayır diyecek ama YALAN....
Şecereye baktığınızda ..... Zonguldak'lı vekil - loca'dan - , SÜLO - loca'dan - ...Ejder'de LOCA'dan...
Peki Balbay....
Onun şeceresi zaten çok açık...
Yani neden Çetin Doğan veya Tuncay Özkan aday gösterilmedi de, neden Haberal ve Balbay gösterildi sorusunun cevabı birazda şecere ile ilgili...
HASDAL'daki enginliğe gelindiğinde ise; 'O da 'operatif birimin başı olduğu için''...
Eğer içeriden çıkarılabilirse örgütün operasyon ayağını çok rahat bir şekilde kullanabilirler...Açıkta dolaşan rütbeli onlarca operasyon yapacak isim var...Ve bunların başına eski başkanlarını getirdiğinizde olacakları artık tatmin etmek zor olmasa gerek...
Meselenin en açık olanı ise; Hem CHP'de hem BDP'deki adayların gösterilmesinde EJDER'in etkisi....
Tabii buradaki ayrıntıya dikkat etmek lazım.
Şuan da CHP içinde deşifre olmayan Ejder'in adamları mevcut...(Bazıları biliniyor...)
BDP'nin içindekilerde Kandil'deki sarışından emir alıyor. Ona emir verende MOSSAD'ın Türkiye ayağı...(Henüz İsrail Üssü de deşifre edilmedi...(daha önce detaylı olarak yazmıştık...) ....)
MOSSAD'ın Türkiye ayağı da Ejder ile aynı masada oturan gruptan. Aslında burada Ejder'i o kadar da büyütmemek gerekiyor. Çünkü patronu olmadan o koskoca bir HİÇ....
Yıllardır aynı masanın etrafında hareket edenlerin şimdilerde deşifre olmasına gelince o da ayrı bir konu....Zira Bilderbergci eski Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, Selahaddin Beyazıd ....gibi Ejder'i yakinen tanıyan bir çok isimin rollerinin olup - olmadığı ( yada ne olduğu) hala ortaya çıkmış değil.
Hem BDP hem de CHP üzerinde seçim öncesi aday gösterme stratejisini düşünen Ejder grubu bu sürecin ardından yeni hamlesini çok daha büyük oynayacaktır.
Düşündüklerin yollardan biri, ERGENEKON davasını hızlandırarak sonuçlandırmak. Ardından davayı YARGITAY'a götürerek oradan asıl sonuca ulaşmak...Ancak bu o kadar kolay değil. Zira devletin stratejistleri seçim öncesi bu plandan zaten haberdardı...Gerçi AKP biraz zaferin ve gafletin kurbanı olsa da -devletin içindeki vatanseverler- tedbirlerini önceden alarak süreci hakim bir şekilde götürmeye çalışıyorlar...(Umarım AKP daha fazla geç kalmadan akıllı bir strateji belirler..)
Gerçi partinin lideri çıkmış helallikten bahsediyor ama neyin helalliği belli değil....Tarih boyunca savaşın en vahşi anında -bugüne kadar -helalleşelim diyen bir lider çıkmış mıdır- pek zannetmiyorum-
Hamlelerin ve planların gün içerisinde 1000 defa değişkenlik gösterdiği ve anlık ataklara geçildiği, saldırıların her türlüsünün yaşandığı bir anda helalleşmek pek mantıklı olmasa gerek...
Gücün son noktasına kadar gidilmediği müddetçe de helalleşmek vatana ihanettir. Zira yeni anayasa CHP ve BDP ile yapıl-a-mayacağının bilinmesi gerekmektedir.
Ayrıca -oy kaybederim korkusundan da biran önce arınılmalıdır ve cesaretle olayların üzerine gidilmelidir- zira 2015'de yapılacak olan seçim sonuçları ile 2011 seçim sonuçlarının benzer olacağı da düşünülmemelidir... O tarihte -Allah'ın izniyle- çok farklı bir sistem ve çok farklı bir sonuç ve çok farklı bir zaman diliminin olacağı -unutulmamalı- ve o tarihe göre planların yapılarak sürdürülmesi gerekmektedir.
Son olarak şunu da not etmek de yarar var;
Tapınağın ''KÜRDİSTAN'' projesinin 2.ayağında olduğumuz bilinmelidir. Şırnak-Cizre-Hakkari-Diyarbakır- Van projesi 2. yılını doldurdu ama henüz iki yer dışında muvaffak olamadılar. Birileri 2011 seçim sonuçlarına bakarak bir sonraki seçimde BDP 'nin çok daha fazla oy alacağını düşünüyorsa, bilinmelidir ki 'asla ve kat'a'' böyle bir şeyin olması mümkün değildir.
Devlet vermesi gerekenleri verdikten sonra sıra almaya geldiğinde o gördüğünüz sokaktakilerin artık seslerinin çıkması mümkün olmayacaktır. Bırakın sokak gösterilerini ''PKK'nın coğrafyada tık etmesi dahi imkansız hale gelecektir. Yeter ki devleti yöneten kadro zamansızca çıkıp ve altı boş olan helalleşme gibi fantezilere girmesin... Ve savaşmayı göze alabilecek cesarete sahip olsun...
Zira artık -zaman -el değiştirme zamanı...Mekan 3 boyutlu mekandan öte bir mekan... ''AN'' em'AN'a geçişin kıvrımında..Ejder ve şürekası ise ülkeyi terk etmenin seremonisini yaşamakta...
Evet ''güneş herkesin üzerine eşit doğar ama gül başka , leş başka kokar'' fehvasınca Nemrutça bir hayatın sonu tabii ki İbrahim'ce değil, sürgünün karanlık dehlizlerinde olacaktır...(Zira Osmanlı'yı sürgüne gönderenlerin yaptıklarını unutmadık, unutmayacağız...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder