16 Mayıs 2011 Pazartesi

Köstebeklerin Mehdi Müceddid Hayali

Mikrofon Cübbeli'de:  Söze ''Asrın Müceddidi Mahmud Efendi Hazretlerimiz'' diye başlıyor ve seçimle ilgili konuşurken de diğer Müslümanlara laf dokunduruyor ve her zamanki gibi yine iftira ve çamur atmaya devam ediyor...

Mahmut Efendi, yanında Cübbeli Ahmet H. ve müritleri...

Mikrofon Cübbeli'de:  Söze ''Asrın Müceddidi Mahmud Efendi Hazretlerimiz'' diye başlıyor ve seçimle ilgili konuşurken de diğer Müslümanlara laf dokunduruyor ve her zamanki gibi yine iftira ve çamur atmaya devam ediyor...

Bir ara Mahmut Efendi ''müceddid'' demeyin der mi diye bekledim ama nafile...

Uzun zamandır Mehdi-Müceddid meselesi üzerinden Müslümanlara oyun oynanıyor.

Türkiye'de özellikle bir tarafta Cübbeli diğer tarafta Adnan Oktar denilen zevat kendi gruplarını zirvede göstermek, müjdelenmiş ilan edilmek için elinden her türlü negatif enerjiyi gösteriyor.

Bir nevi kendini alim zannedenler tarafından ''zorbalık nefsi'' dönemi yaşıyoruz.

İlim pratikten koparıldığı zaman, ilmi mastürbasyon başlar.  Ve millet birbirine ilim satmaya başlar, zulm eder.

Bilmek başkadır, yaşamak başkadır.  Ne kadar ilim sahibi olursanız olun yinede hakikat görünmeyince cahil olmaktan kurtulmak mümkün değildir...Rabbini bilen nefsini bilir.

Ancak şimdiki ilahiyatçı veya alim denilen şahıslar salt akıl üzerinden fikir enjekte etmeye çalışıyorlar. Bir takım saf inananlarda ne yazık ki bu mücrimlerin peşinden gitmekten bir an olsun dur olmuyorlar.

İslam ilmine de -batı düşüncesindeki gibi- salt aklı sokmak düpedüz ihanettir. Toplumu mekanize birlik haline getirmek hiç bir düşünceye fayda sağlamamıştır. Akıl değer katmaz, aksine ruhsuzlaştırır. İkisini birlik içinde kullanmak en ideal olanıdır.

Bizimkiler 2 dil değil 5 dilde bilse, ezber üstüne ezberde yapsa alim olamazlar. Alim -okumak, ezberlemek vs..değildir -Allah'ın bildirdiğidir...Onun bildirdiği kadar bilir ve ona iman ettiğin kadar varsın. Tesirinde çapın kadardır.

Adnan Oktar, bana Mehdi deyin diye bir süre çırpındı, baktı olmuyor uzun bir zamandır da ''Mehdi gelecek diye tutturdu...Diğer tarafta da  Cübbeli ve şürekasıda hocalarını Müceddid ilan etmiş...

El-hak,  Mahmut Efendi müceddid, müçtehid veya kutubda olabilir...Ancak bu tür meselelerin hakikat penceresi böyle değildir.

Zaten bakıldığında her dönemde 12 kamil-mürşid ZAT postunda oturur.  Ayrıca her sıfatında mürşidi vardır.  ZAT mürşidleri en üsttedir. Bunların bazıları saklı, bazıları da öldükten sonra bilinir. Yaşadığı dönemde bilinenlerde vardır...Üç tanesi 3'lerde, diğer yedisi 7'ler dendir.

Ömer Bin Abdülaziz'den itibaren sürekli olarak bu makam vardır. Kıyamete kadarda makam-ı  Muhammedi olacaktır.

Misal, KIRKLAR Ashab-ı Suffe'den gelen bir meclistir. Bugün de var, her an var olacaktır. Allah her yerde Ademi yaratmaktadır.  Ve her an şeendedir. Kırklar sırrı-hakikatten haberdardırlar ve kırk'ların tamamı aslında ''1''dirler. Alemi misalde suretleri de ''1''dir.

Evet, bu tür meseleler bilindiği için uzatmaya lüzum yok.

Burada önemli olan mesele inananların kendi içinde birliği sağlamalarıdır. Ne yazık ki şuanda  başta Cübbeli ve tayfası olmak üzere Adnan Oktar ve kızlar grubu da ne yaptığının farkında değil.

Müslümanların içerisinde fitne ve fesat sokmak için ellerinden gelen say ve gayreti göstermektedirler.

Oktar denilen Mehdici milleti kandırarak hala daha Mehdi'nin geleceğinden bahsediyor..Her akşam sağdan soldan topladıkları ile milleti bir bekleyişe sokuyor.

Keşke sırrı-hakikatin kitaplarda olmadığını bilseydi.  Keşke kitabın suret olduğundan haberdar olsaydı da zamanını bu kadar israf etmeseydi milleti de günaha sokmasaydı.

Her akşam hadis ve ayetlerle uğraşıp mehdi gelecek diye çırpınacağına okuduğu o ayetlerin ve hadislerin sırrına ermek için seyru-suluk yoluna girseydi ya da seyr-i ruhani hakikatinden gerçeğe ulaşabilseydi.

Ancak gerçek olan bir şey var ki , o da evliyanın buyurduğu gibi 'okuduklarını yaşamadıkça ol-a-mazsın. Okuduklarını yaşamayanda Kuran'da merkeb olarak ifade edilir. Alemi-misal de merkebin karşılığı da malum...

Müslüman yaşadığı her anın farkında olarak yaşamanın sırrına ermek zorundadır. Daha bu yaşına gelmiş alim denilen bu şahısların mezarlıktan geçerken yeraltı aleminin halini görememesi bile başlı başına cehl dönemine işaret eder.

İbn-i Arabi,hakikati yaşamayan ve İslam bilinci içerisinde olup da farklı ritüellerle eğlenenlere ''maneviyatın fahişeleri'' diyor.

Evet '' beni isteyen beni arar,beni arayan beni bulur,beni bulan beni sever,beni seven bana aşık olur,bana aşık olana bende aşık olurum.Ben aşık olduğumu öldürürüm.Öldürdüğümün diyetini ödemem bana düşen onun karşılığında bizzat benim....''sırrında da ifade edildiği gibi ilahi aşk başkadır, bilmek başkadır, yaşamak daha da başkadır.

Yani tabiatta 'HAK' hareket demektir. Hareket faaliyet, faaliyette hayattır. Hayat şuurdur. Şuur en basit ifadesiyle düşünce ve sorumlu insan olmaktır.

 Bir Zat'ın ifadesiyle; Rüyasında Allah Resulünü göremeyenlerin - ve sürekli haramla iç içe geçmişlerin, gıybetin göbeğinde oturanların- Mehdiyi beklemesi yok mu....

Zira nefsi emmare aşılmalıdır. Ve en başta da haram ve zina terk edilmelidir.  Kibir ve gıybet zinadan daha eşettir. Surette gıybet edenin hali hem burada hem diğer tarafta ''maymun suretinde iken''  gıybet edenlerin Müslümanlar içine fitne sokmasına hangi pencereden bakılmalıdır?..

Yani ''Zat, şuunat, sıfat, esma  ve efal-i ilahiye''... Her mertebeye göre görmek farklı, farklıdır.

Neden köstebek diyoruz..Çünkü köstebek manada hakikati göremeyen ''kör'' manasını temsil eder.

İbn-i Arabi Allah'ı 'esma' olarak görüyordu.

Eğer taşı taş, çiçeği çiçek olarak görüyorsan bir mürşid-i kamile mecbursun.

Latifelerin inkisara uğraması hakikatin görünmesine perdedir.

Kısacası, Mehdi'nin gelip gittiğini ve şimdilerde Mesihiyet devrinin yaşandığını anlamayanlara burada onlarca hadis ve ayetle cevap versek de yine anlamaya güçleri yetmeyecektir. ( Ayrıca diğer bir izaha göre Mehdi'nin üç dönemi vardır.Birincisi bitmiştir, ikincisi yaşanmaktadır. Ve Üçüncü dönemde gelecektir. Bunu böyle adlandırmakta mümkündir.( Yani üçüncü dönemde Mehdi'nin geleceği ismi de verilebilir) ama olayın burada çeşitli tasavvufi yönleri vardır. Ancak burada Mehdi, Mesih ve Zülkarneyn dönemleri demekte mümkündür..Yani bu bir sır'dır...Ve herkese açık değildir)

Zira kitabını okudukları şahsin gerçek vazifesini anlamayanlar -ya da göremeyenlere (kalp kararması mı) - demek gerekir bilemiyorum..Ancak gelecek altın devrin Mehdi değil  de, Zülkarneyn devri olabileceğini( diğer bir ifadeyle Mehdi'nin üçüncü dönemini) söylesem ihtimal onu da anlamayacaklardır.

Gerçi bunlar,  Hz.İsa'nın gelip Mehdi'nin peşine takılacağını da başka türlü anladıkları için şuan da bir tabiiyyetin olduğunu da anlamaları mümkün değildir.

Yani yıllarını verip de Mehdi'nin gelip gittiği gerçeğini kabul  etmek onlar için bir yıkıntı oluşturacağından - gerçeği kabul etmeleri- çok zor bir ihtimaldir.

Cübbeli'nin hocasına Müceddid demesi ve Müslümanlar arasına  cahilce fitne sokan ne yaptığını bilmez tavırları ile her akşam kızlarla muhabbet eden Adnan Oktar'ın aslında arasında bir fark yoktur.

Bilinmesi gereken en önemli nokta ''sırr-ı hakikatin'' her zaman ve herkese açılmayacağı gerçeğidir.

Bazıları Mehdi'nin kim olduğunu bilir. Bazıları Mesihiyeti kimin temsil ettiğinden haberdardır...Bazıları da...

Yani ehli-tarikin ifade ettiği gibi Hz.Mesih geldiğinde onu herkesin bilmesine gerek yoktur. Yakın çevresinin bilmesi yeterlidir...Vazifesini yapıp gittikten sonra hakikat erleri zaten onun yaptığı icraatlara bakarak kim olduğunu muhakkak bilecektir..Bilemeyenlerde zaten -bil-e-meyecektir-

Bir hikaye ile noktalayacak olursak...

''Sarayın sultanı riyazet ehlini -yani kırklar meclisini- bir gün yemeğe davet eder. Hayvaniyetten kurtulmuş ve ağzına zerre lokma koymamış mürşidleri bir odaya yerleştirir ve çıkar. Oda da bir süre sonra dairenin ortasına bir kuzu konulur, pilav salata...vs hazırlanır...

Mürşidler bunun bir sınav olduğunu düşünerek yemeğe dokunmazlar. Uzunca bir süre sonra sarayın sultanı gelir, direkt sofraya oturur ve kuzuyu yemeye başlar. Sultan biraz yedikten sonra kafayı kaldırır ey Allah dostları neden yemezsiniz der?

Mürşidler: Üstadım bunun bir sınav olduğunu düşünerek yemek istemedik. Hem riyazatta itikaf halindeyiz...

Sultan biraz dinledikten sonra cevap verir; Ey Allahın sevgili kulları, sizi bu meclise alan yani sizi bu daire içerisine sokan kimdir, bileti kimden aldınız deyince; Mürşidler, sizden efendim derler...

Sultan o zaman buyurun der ve bir süre sonra şu cümleyi söyler ''Hüner riyazet ehli olmak değil, asıl hüner yediğini ''NUR'' etmektir.''

NOT: Bu yazılanlardan sonra her zaman ki gibi birilerinin bizi bir yerlere mal etmeye kalkacağı -birilerinin kalemşörü olduğumuzu iddia edeceği aşikardır- Bu da çok normal'dir...Eşyanın-hakikatinden haberdar olmayan münafık görünümlü ve firavun zihniyetli düşmanlar, ne acıdır ki heran saldırmaya meyilli bir ruh hali içerisindedirler. Kaybetmenin vermiş olduğu düşüncesizlik ve zavallılık içerisinde oldukları için onları Allah'a havale edecek ve hidayetleri için de dua edecek, hesaplaşmayı da ahirete bırakacağız.

11 yorum:

  1. selv - 14.08.2011 16:47
    sayın rauf bey konuya okadar uzaksınız ki araştırmadan yazıyorsunuz. Diyorsunuz ki cübbeli ve avanesi bu yakıştırmayı yapıyor. Peki siz 24 ekim 2010 tarihinde dünyanın 42 ülkesinden 350 alim adına konuşan lübnan akkar müftüsünün müceddidlik vasfı araştırmalarımız sonunda ve hakikat olarak mahmut efendide tlplanmıştır dedi. Bu kadar alim bilmiyorda köşe yazarı biliyor. İşi ehline bırakın.

    YanıtlaSil
  2. umut cihan - 07.07.2011 21:12
    neyi tartısıyorsunuz hala anlayamadım mehdi bediuzzaman said nursi dir .mehdi geldigi zaman bır tarıkatı devam ettırmeyecek yenı bır cıgır acacak ıste 50 yılda 15 mılyon nur talebesı 60 dılde rısale nur tercumesi dunyanın her tarafını ıhata eden hakıkat 1300 yıllık saklı kalmıs sahabe meslegı ıman hakıkatlerının kesfı ımamı rabbanın bıle omrunun sonunda ulastıgı nokta oda sadece kendısıne gızlı kalmıs daha bunun gıbı 1000 delıl var ısbat edlımeye hazır

    YanıtlaSil
  3. cem babaeren - 01.06.2011 01:12
    Canpolat; 1

    “Taş yerinde ağırdır” diye bir laf vardır,, Bilirsin değil mi?

    “Her doğru her yerde söylenmez” imiş,, Belki doğru; ama bu benim gibilerine pek işlemiyor sanırım,, Hele ki siyasette… Belki de bu yüzdendir iki yakamı bir araya getirememem,, En son yapacağı şeyi ilk başta söylemektendir belki de,,

    Alınan olmuş,, Sorular karşı tarafı küçük düşürmek için soruldu zanneden olmuş,, Kutsala hakaret edildi diyen olmuş,,

    İyi madem; son yazımı yazayım,,

    Yaptığınız en büyük hata; “taş yerinde ağırdır” sözünü göz ardı etmeniz oldu,, Hacı Bektaş-ı Veli misyonuna sadık kalmalıydınız,, ama kalmadınız,, ve iktidarı ele geçirebileceğinizi düşündünüz,, fakat hep gözden kaçırdığınız iki durum oldu,, İlki; mevcut sistem ne kadar bozuk, kokuşmuş olsa da; içinde hala milli üniteler barındırmakta; ki “milli güçler engeli” diye de tabir edilmektedir; ve “ayıklama”ya daha müsait,, İkincisi de; yolda yürürken herhangi bir apartmana bak Canpolat,, İnşaat direklerini görmeye çalış,, Göremezsin,, ama bilirsin; inşaat direkleridir apartmanı ayakta tutan,, ve devletin de inşaat direkleri vardır,, Ergenekon davasıyla sadece tapınakçıları değil inşaat direklerini de hedef aldınız,, ve bu iki sebepten dolayı size de “müdahale” edilecek.. Bu “müdahale” konusuna daha sonra geri döneceğim,,

    Bizden de mi ders almadınız? Fatsa’da, orda burda kurtarılmış bölgeler ilan edilmişti; güvenlik güçlerinin bile giremediği,, Girdik, başlarına geçirdik bölgelerini,, 5000 verdik bunun için,, Sonra baktılar sessizce, derinden geliyoruz,, Düdüğü çaldılar,, ve öpmeye kalktığımız el Yusufiye medreselerini gösterdi bize,, Aradan fazla zaman geçmedi,, Birkaç kişi geldi ve “diplomatlarımız şehit ediliyor.” dedi,, Gittik Seine nehrinde abdest aldık,, Sonra hafif akçeli işlere girince; “mafya” etiketini yapıştırdılar,, Aradan biraz zaman geçti,, Yine birkaç kişi geldi ve “güneydoğu elden gidiyor.” dedi,, Haydi özel harekata,, Sonra Balıkesir’de bir gün bir kaza oldu,, ve bir kez daha belimizi büktüler,, Öyle ki; emniyette belimizi bu kadar bükmeselerdi; 28 şubat’ı yapacak muhteşem üçlüyü (Güven – Özveri – Tecrübe) kendilerinde bulamazlardı,, Cem’in İskender’e söylediği bir söz var: “Vatanını en çok sevene en pis işi yaptırırlar,,” İttihat ve Terakki, belki gerekli ama kesinlikle pis ne kadar iş varsa hepsini bize yaptırdılar,, ve şimdi Hürriyet ve İtilaf belki gerekli ama kesinlikle pis ne kadar iş varsa hepsini size yaptırıyor,,

    Olaylar ordan nasıl gözüküyor bilemiyorum ama buradan nasıl gözüküyor; anlatayım,,

    YanıtlaSil
  4. cem babaeren - 01.06.2011 01:12
    Canpolat; 2

    Aleviler’e operasyonu yapan Çerkezler; millet sizden biliyor,, Şemdinli’de Jitem’i tuzağa düşürenler, askere asimetrik operasyon yapanlar İngilizler; millet sizden biliyor,, Hrant Dink, İttihat ve Terakki – Hürriyet ve İtilaf çatışmasının bir yansıması; millet Nedim Şener gibileri vasıtasıyla sizlerin de parmağından şüpheleniyor,, Kpss skandalı, şifre olayları “muhtemelen” mezhepçilerin işi (cem evlerinin bodrumlarında yargı sorularına çalışırlardı bi zamanlar),, Bi sokağa çıkın sorun bu olayları kim yapmıştır diye,, Haksız da değiller hani! MHP kasetleri, CHP kasetlerinde olduğu gibi karanlık odanın karanlık bölgelerinden çıkmakta,, ama az kalsın ihale size (Emine Erdoğan’dan zılgıt yiyen mankurt ve eski polis ve dahi senin üzerinden) kalıyordu ki; imdada Tahsin Şahinkaya ve Kenan Evren yetişti,, Kendin de demiştin bi ara; 2007yle birlikte AKP’nin farklı bir ortaklığın etkisi altına girdiğini belirtmiştin,, İşte bu ortaklık ne yaparsa yapsın; millet hep sizden biliyor,, Hiç huylanmıyor musunuz bu durumdan; acep neden diye? İngilizler size iktidarı bırakır mı zannediyorsunuz? Ya da şöyle sorayım: İngilizler, 2007yle birlikte AKPye hakim olan ortaklığın hangi kanadıyla yoluna devam etmek ister? Sizlerle mi yoksa ikinci cumhuriyetçilerle mi? Mevcut sistem çökene kadar yapılan ne kadar iş bilhassa “pis iş” varsa; ihale size kalacak,, Muhtemelen hilafet de gelecek; konjonktür gereği,, ama 5 sene, bilemedin 10 sene sonra tamamıyla tasfiye edileceksiniz ve İngilizler ikinci cumhuriyetçilerle yoluna devam edecek,, ABD görünümlü AB ağırlıklı (Almanya-Fransa) mevcut sistem yerine ABD görünümlü İngiltere ağırlıklı yeni bir sistem gelecek,, 80 öncesinin sağ –sol çatışmasının pisliklerini bize nasıl attılarsa (solcuların elinde silah yerine güvercin vardı sanki); 80 sonrasının devletin illegal işlerini nasıl bize yükledilerse; aynısını size de yapacaklar,, İşte size bu yüzden “müdahale” edilecek,, Yani “müdahale” esasında size (Türk okulları, Gönüllüler Hareketi vs..) değil sizi sahaya sürüp arkada ellerini ovuşturan ikinci cumhuriyetçilere,, Bi bakın etrafınıza,, Allahın her günü insanlar sizi konuşurken, ikinci cumhuriyetçiler hakkında tek bir söz söyleniyor mu? Bi oturun da düşünün sebeplerini,, Bana işinize geldiğimde “kaliteli düşman”; işinize gelmediğimde “münafık görünümlü, firavun zihniyetli düşman” diyorsunuz,, Sizin asıl düşmanınız sizi sahaya süren ikinci cumhuriyetçiler,, “köprü”sünüz değil mi? Evet, köprüsünüz,, ama Zülkarneyn’e değil ikinci cumhuriyetçilere köprü vazifesi görüyorsunuz,, Şimdi gene çıkıp “birilerinin bizi bir yerlere mal etmeye kalkacağı -birilerinin kalemşörü olduğumuzu iddia edeceği aşikardır” diye vik vik edeceksin,, Biz kırk kişiyiz birbirimizi biliriz; Canpolat,,

    Ben kaybedenlerden, siz kazananlardansınız değil mi? Siz her zaman doğru ata oynarsınız değil mi? Eminsiniz değil mi; küresel lobi - siyonist lobi çatışmasının galibinden? Eminsiniz değil mi; Londra - Washington çatışmasının galibinden? Eminsiniz değil mi; askeri sanayi endüstri - finans merkezi çatışmasının galibinden? Eminsiniz değil mi; Vatikan - İsrail çatışmasının galibinden?

    YanıtlaSil
  5. cem babaeren - 01.06.2011 01:12
    Canpolat; 3

    TSK’nın temizlenme sebebi olarak “Amik Ovası”nı gösteriyorsun,, Peki aynı şeyi tekrar soruyorum sana; “Amik Ovası”nda İsrail ile savaşmak için İsrail’in daha önceden Suriye’yi işgal etmesi gerekmez mi? Bu; ABD üst yönetiminin Siyonist lobinin eline geçeceğini göstermez mi? Dilden dile dolaşan bir mani vardır; belki duymuşsundur: “Türkler Batı Trakyayı geri alanda, İsrail Suriyeyi işgal edende, Ruslar İstanbula girende, imdi yürekler yırtılır,,” Daha fazla söze gerek yok,,

    Yahudilerin düştüğü vahim hatalardan biri de “tanrıyı kadere zorlamak”,, Sabetay Sevi olayında da bu yüzden çuvallamışlardı,, Bu vahim hataya siz de düşüyorsunuz,, Tıpkı Hakan Yılmaz Çebi’nin düştüğü gibi,, Benden söylemesi,,


    Ve son olarak; İsrailden 3 profesörün Ankara ve
    İstanbula gelmesinin sonucu olarak Said Nursi’nin Emanuel Karasu’ya zimmetlenmesi olayına duygusal tepkiler vermek yerine Emanuel Karasu’nun Said Nursi’nin hayat devresinde ne gibi bir yere sahip olduğunu irdelemek ve ne demek istendiğini kavramanın daha sonraki aşamalarda birisinin de Kenan Evren’e zimmetlenmesini önlemek açısından yararlı olacağı kanaatindeyim,,

    YanıtlaSil
  6. cem babaeren - 01.06.2011 01:12
    Canpolat; 4

    Ve en son olarak;

    Anti-rap beni yine “pizzacı beyaz türk” olarak nitelendirmeyecekse (ya da bazılarının literatürüne göre “hakaret etmeyecekse”) bazı şeyler sormak istiyorum,, (ya da senin deyiminle “ilmi mastürbasyon” faslına geçebiliriz,,)

    - TSK’daki tapınakçı kadronun elindeki telegram işkencesi malumdur,, Bunun da en önemli deneği Salih Mirzabeyoğlu’dur,, Merak ettiğim; telegram türü bir işkence mekanizması olmasa da insan beynine yönelik işlemler ve(ya) okumalar yapan bir mekanizma emniyette de mevcut mudur?

    - Aydoğan Vatandaş diye bir yazar vardı,, “Armageddon” kitabıyla ünlenmişti,, Bir kitabı daha vardı onun,, “Haarp” üzerine,,, “Vay be!” demiştik o zamanlar,, “Helal olsun adama!”,, Gel zaman, git zaman; öğrendik ki; depremin olduğu gün, 3 gün boyunca planlanan korkunç darbe planlarının kutlaması yapılıyormuş,, İşte o zaman anladık; “7.4 yetmedi mi?”nin ne anlama geldiğini,, Merak ettiğim; “Armageddon” gibi bir kitabın yazarı bu perdelemeyi zamanında niye yaptı? “Her doğru her yerde söylenmez” kaidesine uyduğu için mi? Yoksa uyuyan güzellerden olduğu için mi?

    YanıtlaSil
  7. cem babaeren - 01.06.2011 01:12
    Canpolat; 5

    - Altının ons fiyatlarında arz talep dengesinin de ötesinde inanılmaz bir spekülasyon var,, Bize öğretilen temel bir bilgi vardır: “Altınla dolar ters orantılıdır,,” Ülkelerin para birimlerine olan güven azaldığında, güvenilir liman olarak insanlar emtiaya yönelirler,, Şeytan kulağıma ne fısıldıyor biliyor musun, Canpolat? Mortgage kriziyle birlikte başta dolar olmak üzere büyük para birimlerine olan güven azaltıldı,, Sonra altının kağıt paraya alternatif olabileceği fikri insanlara aşılanmaya başlandı,, (Yanlış hatırlamıyorsam Utah ve Ohio’da bu tür gelişmeler var,,) Ama asıl hedef altını yeni para birimi yapmak değil,, Çünkü amaç paranın değerini korumak falan değil,, Amaç para trafiği bilgisini tamamıyla kontrol altına almak,, Şöyle ki: sen paranın nerde, ne kadar ve kimler arasında kullanıldığını bilirsen; paranın hangi amaçla kullanılacağını da bilirsin,,, Peki bu nasıl kılıfına uydurulacak Canpolat? Elektronik para,, Hani şu her birimizin cüzdanında en az 3-4 tane olan plastik para,, Tüm kağıt ve madeni paraların ortadan kalktığını, tüm alışverişlerin elektronik ortamda, bankaların “bilgi”si dahilinde gerçekleştiğini düşün Canpolat,, Bundan ala kontrol mekanizması olur mu? Tabii, bu radikal değişiklik için dünya ekonomisinin yoğunlaştığı bölgeleri kökten değişikliklere razı olacak kadar etkili (ilkinden de şiddetli) ikinci bir ekonomik kriz gerekir,, Sen ne diyorsun bu işe Canpolat? Buna paralel olarak; bizim memlekette ekonomik kriz ne zaman patlak verecek de “Azmi” AKPyi bölecek?

    - Yeni dönemde Abdullah Gül ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun Turkuaz çizgisinde; Recep Tayyip Erdoğan’ın da Anka çizgisinde olacağı söylenmekte,, Bu konuda düşünceleriniz nelerdir?


    Narsist, psikopat, bencil, egoist, ruh hastası, ve dahi münafık görünümlü, firavun zihniyetli düşmandan bu kadar,,

    Sivil askeri darbe gümbür gümbür geliyor Canpolat,,

    Hadi kal sağlıcakla;

    YanıtlaSil
  8. İttihad-ı İslam - 29.05.2011 14:17
    Sayın Polat Adnan Oktar hakkında kulaktan dolma bilgilerle konuşuyorsunuz yanlış yapıyorsunuz vebal almaktan kork muyor musunuz? Binlerce alem içerisinde Adnan Oktar kısmınında bir alemi var..

    "Herşeyi ben bilirim" tarzında bir yazı görüyorum karşımda, yok kardeşim, sizden daha iyi bilenleri var, siz kendi kulvarınızda koşun bu konularda fazla yazmayın, Allah'tan bahsetmeniz, iman hakikatlerinden bahsetmeniz çok hoş ama böyle derin mevzular konusunda beni şaşırttınız...

    Allah bizlere İttihad-ı İslam'ı Türk İslam birliğini nasip etsin inşaAllah...

    YanıtlaSil
  9. MERD İVEN MAZHAR(şam) - 22.05.2011 20:08
    sayın adem fidan bilmeden vey bilerek 4 doğrunun arasına 1-2 zehir fikirler enjekte ediyorsunuz...çünkübu konuda farklı içtihatler var...ehli sünnet vel cemaaten bu konuları öğrenip aktarmanız daha hayırlı olur....sunguroğlunun çoban ile ilgili fikirl3rine katılıyorum..herkes hakkettiği sözü duyar.hz.Ömer ra için adil bir devlt adamıydı hayvanlar bile adaletinden korkardı....sözünü duyorsak çoban içinde hangi idolojiye hizmet eediyorsa o konuda hakkettiği sözleri duyar.

    Sayın başbakanımız evliyalar şehrine hoşgelmişler....

    YanıtlaSil
  10. Adem Fidan - 22.05.2011 14:48
    Sayın yazarın söylediklerine ilave olarak Mehdi (as) meselesini açmak isteriz. Mehdinin asıl vazifesi iman hakikatlerini insanlara anlatmak. fakat Büyük Mehdi döneminde hem iman hakikatlerini anlatma, bu hakikatlerin tüm dünyada yaşanmaya başlaması ve hayatın tüm ünitelerinde başarıya ulaşması ve din kurallarının hayata hayat kılınmasıyla olacaktır ve oluyordurda. Mesih meselesinde de Allah Hz. (İsa as)tekrar yeryüzüne belki de bir doğumla gönderecek ve bu insan yeryüzüne islamı anlatacak kişi olacak başka birinden doğduğundan Hz. İsa olduğunu hissedenler bilecek.... Gelecek 20 yıl içinde işaretlerini herkes hissedecek

    YanıtlaSil
  11. MERD İVEN,MAZHAR(şam) - 20.05.2011 17:39
    Sayın RAUF Bey önemli bir konuyu dile getirmişsiniz…Ortaya kendini Mehdi As olarak atan sonrada inandırıcı olmadığı anlaşılınca söylem değiştiren kişilerin Allah’ın vaat ettiği Mehdi As geldiğinde samimi olup olmadıklarını avam haklıda anlayacaktır…Sayın Cübbeli’nin Mehdi as ile ilgili görüşleri bir imtihandır.İşin aslını ehli olanlar anlar zamanı gelene kadar sukut ederler..her yüzyılın başında gönderilen müceddidlerin vazifeleri itibariyle o yüzyılın Mehdisi olarak görülebilir ifadesi yanlış anlaşılmalara sebebiyet verilmektedir. bazı saygı değer arkadaşlar geçtiğimiz asrın müceddidi olan sayın değerli hocamız Said-i Nurs-i Bediüzzaman hazretlerinin müjdelenen Hz.Mehdi as olarak görmektedir..Sad-i Nurs-i hazretleri Mehdi as !a zemin hazırlamıştır…Sayın Cübbeli hocasının makamını dile getirirken süçi lisan etmiştir…Bu asrın müceddidi ,kutbul aktab-ı ve gavsı Hz.mehdi as ‘dır. Allah’ın lutfuyla üç makamında sahibidir…Allah’tan hakkıyla korkanlar mürşidi kamil olan hocalarından gerekli bilgiyi öğrenebilirler…Mehdi as zuhur ettiğinde cemalini gören milyonlarca ,binlerce Yahudi ve İseviler İslama gireceklerdir.birçok ehil kişi “öyle olsaydı Ebu Cehil’de peygamberimizin (sav) yüzünüm gördü ama Müslüman olmadı” savını dile getirsede Ahirzamandaki zorluklardan dolayı Allah bu lütfu Mehdi >As lütfetmiştir.Her şey Allah’ın ol demesiyle olur…Dini kendi dünyalıkları için kullananlar Mehdi as zuhur ettiğinde boyun eyecekler içlerinden kin besleseler de karşı gelemeyeceklerdir…Geçmiş ümmetlerde yaşayan Allah dostları Ahirzamanda peygamberimizin soyundan gelecek olan Hz.Mehdi As mın döneminde keşke bizlede yaşasaydık yüksek derecelere ermek için mücadeleler etseydik diye dua etmişler.fıtratı hava olan Hz İsa as’mın duası kabul edilmiştir.Halk içinde Hakk ile birlikte olan kendini gizleyenler Mehdi as’a biat etmek için Allahtan emir beklemekteMehdi as ile beraber İslama hizmet için sabırla beklemektedir.Halifelik makamına ateistlerin istediği kuklası olan değil Allahın vaat ettiği gelecektir…Babanın ,ananın evladını tanıması gibi Allah dostlarıda Hz.Mehdi As tanır ama sırrı korurlar..Sırrı koruyamayanın başı gider…Mehdi as iman nuru ile tanınır…Allah dostlartı nübüvvet yolu ile belli derecelere erdikten sonra risaley luyla ilerlemeye devam ederken Mehdi as Allahın lütfu olarak risalet yolunda ilerleyeceği müjdelenmektedir…Allah’ size lutfettiği ilmi bizlere de öğrettiğin için Allah razı olsun sayın Rap…Allah kalbini kaydırmasın….amin
    hygu - 20.05.2011 17:23
    Söyledikleriniz öznel yargılar olsa da katılıyorum fakat nesnel olmayan(aslını Allah (c.c.) bilir) yargılarınızdan dolayı birçok kişinin değer verdiği ve hüsnü zan beslediği isimleri vererek yorumlarda bulunmanın pek doğru olmadığı kanaatindeyim. Zaten yazıda bunların herkese açık olmadığını söylüyorsunuz öyleyse isim vererek yazmanın ne gereği vardı.

    YanıtlaSil