Gerçek olan bir hakikat var ki, İsrail Türkiye'ye karşı alttan - üstten ve arkadan vurup çirkeflik yapabilir ancak yüz yüze savaşacak cesaretleri yoktur.
Bugüne kadar yüzyüze bir milletle savaşma cesareti gösteremeyen bir ırkın bizimle savaşmasıda mümkün değildir. Ancak savaşın farklı ritüelleri vardır. Ve İsrail'in yok edilmeside ilk önce masada sonra sahada olacaktır.
Türkiye'deki İsrail Üssü'nün medya organı günlerdir, şuan PKK var ne İsrail'i diyerek yırtınıyor. Eğer İsrail'e yüklenirseniz, ülkede kaos çıkar diyerek hem rapor öncesine hem de sonrası için açık veriyorlar.
Bizim RTE ve medyası ise Gazze'ye gidelim macerası peşinde.
Açık söylüyorum, RTE eğer -kaba softa ham yobaz olan- bazı danışmanlarının lafına bakarak Gazze'ye gitme skandalına imza atarsa, yanında Ordu'yu da götürmesini de şiddetle tavsiye ediyorum. Zira oraya gidip rezil olmaktansa savaşmak daha efdal olsa gerek.
İsrail'den gelen ses diyor ki; Erdoğan Gazze'ye gelirse El-kaide suikast düzenleyebilir.
Bu tehdit, Mavi Marmara'ya yola çıkmadan önce yaptıkları uyarıya benziyor. İhtimal, ruhsal bunalım içerisinde olan şuursuz İsrail iktidarı RTE'nin böyle bir hareketi karşısında yapmayacakları çirkinliklerinin olmadığının işaretini veriyor.
İşin en tuhafıda, birilerinin hala daha Mavi Marmara meselesinin bir yardım gemisinden ibaret olduğunu düşünmeleri.
Bir dost öyle diyordu; Biz sıradan bir yardım gemisi yüzünden mi İsrail ile savaşma durumuna geldik?...
Gerçi dostumuza anlatacak uzun bir hikayemiz vardı ancak zaman ve zemin müsait değildi. Zira, sadece gemiye binen 2 İsrail askerine ilaç içirilerek bizim tarafımızdan ele geçirilip öldürülmesini sağlayarak (fotoğrafları hatırlayın) toplu bir katliam planını anlatmaya başlasak, ardından derneğin başındaki şahsiyetin karanlık ilişkilerine ve karısının durumu ile ilgili mevzulara da değinme zorunluluğuda olacağından geçiştirme durumunda kaldık.
Bazı entel zümre soruyordu, PKK Ramazan'da durduk yere neden saldırıyor? Zannediyorum cevaplarını almış olmaları gerek.
Gerçek olan bir hakikat var ki, İsrail Türkiye'ye karşı alttan - üstten ve arkadan vurup çirkeflik yapabilir ancak yüz yüze savaşacak cesaretleri yoktur. Bugüne kadar yüzyüze bir milletle savaşma cesareti gösteremeyen bir ırkın bizimle savaşmasıda mümkün değildir. Ancak savaşın farklı ritüelleri vardır. Ve İsrail'in yok edilmeside ilk önce masada sonra sahada olacaktır.
İsrail rapordan zaten iki ay önceden haberdardı... Ülkemizdeki İsrail üssü'de AKP'nin alacağı kararı önceden İsrail'e aktarmıştı. En güzel taktikte AKP kararı açıklamadan önce ülkede bir kaos ortamı oluşturmaktı...
Yani, İsrail AKP'nin içeriyi temizlemeden harekete geçme arzusunun farkında. Ve bunu kendi lehlerine kullanmasınıda iyi biliyorlar... Misal, Başbakan'ın Gazze'ye gitme hevesini çok iyi kullacaklardır..
RTE hangi mantık ve düşünceyle Gazze'ye gidecek bilemiyoruz... Doğrusu merak ediyorum, İsrail'i kendisinin mi yeneceğini düşünüyor?
PKK bitirilmeden,
Ermeni meselesi çözülmeden,
Azerbaycan'ın başındaki ve sürekli olarak bizi arkadan vuran diktatör indirilmeden,
Esad düşürülmeden,
İran, kontrol altına alınmadan
Irak düzeltimeden,
Yunanistan'ı son noktaya kadar bataklığa sürüklemeden,
2011 ve 2012 vs..tarihlerde bu işin çözülemeyeceğini hakikatine inanmadan,
Ve hepsinden önemlisi, bu işi çözecek olan kişinin kendisi olmadığı şuuruna varmadan,
İsrail'e karşı hangi noktaya kadar gitmeyi düşünüyor?
5'in 1'i olan dışişlerinin fantezi peşinde koşan şahsiyeti ile ülkeyi nereye sürükleme düşüncesinde?
Evet, gerekirse İsrail ile savaşalım...Hatta bir sonuç alınacaksa ABD'ye de vuralım. Yetmiyorsa Rusya, Çin, Fransa ve diğerleri... Hepsine tamam...
Ancak, gelecekte insanlığa huzur ve barış getirecek olan bir ülkeyi şahsi ihtiraslar uğruna feda etmek kime yarayacaktır?
Şu işe bakın ki;
ONE MUNİTE diyecek 1-0 öne geçecek, ardından da mayınlı araziler ihalesinin İsrail'e verip skoru eşitleyecek ve bir derneğin fantezisi uğrunada 2-1 yenik duruma düşecek ve son olarak savaş tehlikesi ile karşı karşıya kalacağız.
Şimdi de skoru eşitleyip, öne geçmek için çırpınıyoruz.
Birileri İsrail ve ABD'nin küresel yapısının, dünyanın dört bir tarafında Türk-İslam davası için lobi faaliyetleri içerisinde
olan birimlerine darbe vurma ihtimalini düşünmüyor. Bu birimlerin gelecekteki altın vuruşunu engelleme ihtimalleri dahi onların umrunda değil...Şu bir gerçek ki, İslami yapıların çökmesi halinde dünya büyük bir kan ve kaos yaşayacaktır...
Gerçi sırtında yumurta küfesi taşımayanların bu ızdırabı anlamaları da mümkün değildir...Zira dünyayı Ankara'da oturarak yöneteceğini düşünen ve basiretsizce hareket edenler, hakk adına bir kalbin kazanılması için yıllarca göz yaşı dökmemiş ve kalemlerinde irşad ve tebliğin ızdırapları makes bulmamıştır. Hayatını sadece siyasi iktidar için harcayanların hakikat davasının naif ve inceliklerini anlamalarını beklemekte beyhudedir.
Aslında soru şu;
Müslüman liderler neden hala daha İsrail meselesine maddesel dairede bakıyor. Niçin meselenin mana buudu dışlanarak hareket ediliyor?... Bu devletin ahir zamandaki rolü bilinmiyormu? Şuanda ne yaptıklarının farkında değillermi?
Bütün bu mevzuların hakikatini anlatan Kuran'ı Kerim rehber alınarak strateji belirleme düşüncesinde olsak ne kaybederiz?
Unutmamak gerekiyor ki, katii-işarilerle de sabittir ki; İsrail'in mağlup edilmesinde ilk halka kendi içlerinden olacaktır.
Yani ilk darbeyi içeriden yiyecek ve son darbede dışarıdan vurulacaktır....O darbenin vurulacağı ana kadar yapılan her şahsi hareket Türk-İslam davasına ihanet ve tüm insanlığa zulümdür...
Bu arada İsrail ve Yahudilik demişken düşünmek lazım..
Yakın bir tarihte KOÇ'ların başı Gürcistan'a giderek bir otel'de bir haftalığına inzivaya çekildi...
Doğrusu insan merak ediyor... Gürcistan gibi bir yerde, otel'den bir hafta boyunca dışarı çıkmadan inzivaya çekilmek acaba hangi masanın işareti olsa gerek...
İhtimal cevap okuyucuda...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder