Bir meczup ‘baronlara yakında operasyon düzenlenirse sakın şaşırma’ dediğinde kimleri kastettiğini tahmin etmeye çalışmıştım. İlk aklıma gelen isim Mason Bektaşilerden olma 28 Şubat kahramanı olmuştu ama onun şuan içeri alınması çok zor bir ihtimaldi. Dalan diyecek oldum, o zaten dışarıdaydı. 28 Şubat’ın baronlarını tek tek düşündüm, onlarında şu aşamada alınmaları mümkün değil… Düşünmeye devam ederken araya girip geçen yıl yazmış olduğum darbe toplantısını hatırlattı…
Bir meczup ‘baronlara yakında operasyon düzenlenirse sakın şaşırma’ dediğinde kimleri kastettiğini tahmin etmeye çalışmıştım. İlk aklıma gelen isim Mason Bektaşilerden olma 28 Şubat kahramanı olmuştu ama onun şuan içeri alınması çok zor bir ihtimaldi. Dalan diyecek oldum, o zaten dışarıdaydı. 28 Şubat’ın baronlarını tek tek düşündüm, onlarında şu aşamada alınmaları mümkün değil… Düşünmeye devam ederken araya girip geçen yıl yazmış olduğum darbe toplantısını hatırlattı…
Hangisi diye sorduğumda ‘’17 Ağustos Gölcük…’’deyince olayın boyutu değişti.
İyi de dedim o toplantının belgeleri henüz kitap haline getirilmedi… Zira o belgeleri elinde bulunduran şahsiyet kitap olarak basacağım diyordu… Zaten bir diğer kopyası da eski bir milletvekilinde, onun da pek deşifre etmeye niyeti yok dedim… O şekilde düşünme diyerek bir cümle daha ekledi;
Hatırlıyorsan Ergenekon’un 1 numarasının ismini yazdıktan sonra bazı horultular olsa da bir şey yapamadılar. Eğer dava açılsaydı sen iddianamedeki yasak kalksın diyecektin ve hukuki olarak süreç uzayacak gündem değişecek ve 1 numara iyice gündeme gelerek deşifre olacaktı… Şuan için bir köşede yazılı kalsa da, en azından medyanın gündeminde değil. O da onlar için yeterli bir sebep…
Mevzunun BARONLAR ile alakası deyince… Şöyle; 1 numarayı yazdıktan sonra devlet ne yaptı?( Sırf biz yazdığımız için olmadı…) 12 Eylül üzerinden operasyon başlattı…(Örgütün o dönemdeki yapısı aşağı doğru onunla birlikte şekillendi…)
Evet, devletin onu içeri almaya gücü yetmese de -onlara karşı artık sadece siz değil bu ülke de biz de varız- mesajı vermek istedi… Nitekim başarılı da oldu.
Zira onun ifadesinin alınmasından sonra başta Mason Bektaşiler olmak üzere 40’a yakın emir altındaki İstanbul - Ankara baronlarını da tedirginlik kapladı. Ancak birçoğu üzerine giydiği gizlilik kisvesi altında kendilerini çok iyi sakladıkları için ne deşifre etmek mümkün oluyor ne de bazı bağlantıları bulabilmek. Yalnız şöyle de önemli bir ayrıntı -var - o da çağın hakikat çağı olduğundan dolayı artık kendilerini saklayamama gibi ilahi bir ceza ile karşı karşıyalar. Malum, kendi üst bünyedeki adamlarını devletin başı ile görüştürecek kadar deşifre olmaları bundan sonra piyasaya çıkacak olan şahsiyetler için bize önemli ipuçları veriyor.
BARON konusunda da durum bundan pek farklı değil. Zira üst ‘baron’ kadrosundan 3 isim deşifre oldu. Alta doğru hem sayı artıyor hem de alanları daralıyor. Futbol’daki baron perdesinin son operasyonla açığa çıkması sırandan bir olay değil. Eğer bazı itiraflar olursa-ihtimal- Sedat Peker’in ifadesi de alınabilir.
Onun konuşması durumunda ise bazı ‘’HİLTON’’ toplantılarının gündeme gelmesi içten bile değil. Bazı generallerin BARON’larla olan bağlantılarının deşifresi bir yana darbe toplantılarına katılan isimlerin açığa çıkması halinde ise gidecek olan büyük kellenin hesabını tutmak da size düşer… Diyerek noktaladı…
Bu sözlerden sonra darbe toplantısı ile ilgili geçen yıl ki yazıya tekrar bakma gereği iktiza etti;
‘’ 17 Ağustos 1999'un ardından gerçekleştirilmesi düşünülen darbeyi planlayan ve o gece toplantıya katılan ekipteki Türk ve CIA- MOSSAD yetkilileri 2002 sonrası içinde çok şey biliyorlar… Mesela 17 Ağustos gecesinde o toplantıya katılan isimlerden biri hepimizin tanıdığı, bildiği karanlık MASON SÜLO... İkinci isim ise 28 Şubat'ın patronlarından ve Türkiye'de baron olmasına müsaade edilen D-TİPİ’nin başındaki şahsiyet…(Ayrıca Ç.D ve H.K’da aynı toplantıdaydı…)
Toplantıya katılan ve size ilginç gelecek bir isim daha var. Yalnız bu şahsın ismini şimdilik yazamayacağım. Çünkü kendisi çok zengin bir iş adamı olmasının yanı sıra şuan da büyük bir futbol kulübünün de başkanlığını yapıyor. İsmini vermemiz halinde yaptığı görevde bizim yüzümüzden bazı problemler yaşayabilir. Bunu istemeyiz… Ancak başkanlığının hemen ardından yazacağımızdan şüpheniz olmasın...’’diyerek detaya girmemiş üst perdeden olayın vahametini anlatmış, gerisini de yargıya bırakmıştık…
Kaderin garip bir hikmeti olsa gerek bu isimlerden biri yazımızdan bir süre sonra içeri alındı… Bir yıl sonra da toplantının baronlarından biri şimdi içeride ter dökmekte…
Evet, davanın ileri boyutunda aynı masa da oturan baronların ve işin ucunda da örgütün parasal ayağından bazı isimlere yol çıkmakta… AZİZ BARON konuşur mu, yoksa o da aynı meşrepten olduğu diğer Silivri korkakları gibi susma veya hasta ayağına yatar mı bilinmez ama bilinen bir gerçek var ki, şuan da hem o çok zor durumda hem de onun ‘masa’ arkadaşları…
Kısacası bazı MEHMET Aziz’lerin sonu güneydeki Bodrum yerine karanlık Bodrum’lar da geçeceğe benziyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder