Ortadoğu'daki proje'de de Kuzey Irak'ın genişletilme projesi söz konusu. Hakkari'nin bir karış toprağına bile kıyamayacak kadar vatanın kutsallığına inanan bizler için zor olsa da bir verip Ortadoğu ve Asya'yı geri alma meselesi plan dahilinde. Çizilmiş bir proje ve şuan uygulama da. Karşı çıkmak ise çok zor. Su yola girmiş ve engellenmeyecek hızla ilerliyor...
Hatırladığım kadarıyla Voltaire'in olması lazım; '''Tarih, milletin tarlasıdır. Her toplum geçmişte bu tarlaya ne ekmişse gelecekte onu biçer..''
Yaşanan olaylar geçmişin kirli kalıntılarından ibaret. Ne yazık ki şimdi de ceremesini biz çekiyoruz. Umarım bizden sonrakilerde bizler için aynı sözleri kullanmaz...
Günlerdir bir heyhuladır ki gidiyor. Bir taraf PKK'ya diğer taraf TSK'ya giydiriyor.
Sonuç ise ''HİÇ''....
Zaten öyle olması da normal. Zira şuan ki süreç bunu gerektiriyor. Yani herkes birbirine saydıracak ki -o gün- geldiğinde herşey bitmiş, plan sonuca ulaşmış olsun.
Evet, 13 şehidin arkasından ağlayanların ızdırabı sadece yakınları için geçerlidir. ''İçimiz yandı, vatan elden gidiyor'' diye atılan manşetlerin yüzde 80'i o anki şov'dan ve cehaletten ibarettir.
O manşeti atanlara gidin sorun; Hiç bu sorunun bitmesi için bir kez dahi olsa gece namaza kalkıp seccadesini ıslatıp ''Allah'ım ne olur bu gazabına artık dayanacak gücümüz kalmadı'' diye feryat etmişler mi?
İzmir'de, Ankara'da oturup Hakkari elden gidiyor diye sokağa dökülen insanlara baktığımda, sadece kayboluş ve 50,60 yaşına gelmiş nefsinin ego santrik duygularının altında kalmış ergen döneminin kız peşinde koşan çaylaklarına benzetiyorum.
Bunlar ne vatan sevgisinden anlıyor ne de varlığı okumadan. 40 küsur yaşına gelmiş bir kadının ekranda vatan vatan diye bağırdığına bakınca ızdırabının aslında başka bir şey olduğunu görmemek imkansız...Keşke onun da bir kocası ya da işlevsel bir eşi olsaydı da -içteki negatifliğini boşaltmış ve şiddetlice nefsinin hesabına konuşmasaydı...
Neyse mevzuumuz bunlar değil...
Evet, PKK saldırılarının arkasına falan bakmaya hiç gerek yok. Ortadaki tablo açık ve net..Ancak birileri itiraf etmiyorsa bu da bizim suçumuz değil.
13 şehit değil, ihtimal 1003 şehit bile verilecektir. Bunlara üzülmenin de bir faydası yok. Allah'tan geldik ona gideceğiz. Nasıl ki Çanakkale'deki aziz şehitlerimiz ölmeleri gerektiğini bildikleri için ölüme koşa koşa gidiyorlardı, aynen şimdi de ölüme bile bile gidilmek zorunda. Zira asrın başındaki alimlerden biri öyle diyor du ''kansız isterdim ama kanlı olacak''...
Elden bir şey gelmediği ortada. Eğer İslam'ın zaferi isteniyorsa, dünyaya sulhun getirilmesi peşinde koşuluyorsa -ve bu uğurda birilerinin de ölmesi gerekiyorsa- ve o ölümün sonunda da iki taraflı bir mükâfat varsa -o ne güzel ölüm- o ne güzel bir sonsuzluk deyip koşmak gerekmiyor mu?
Birileri ölüm o kadar güzelse sen neden ölmüyorsun diyebilirler...Açık konuşmak gerekirse o kutsal ocağa girmek için ihtimal 10 kez başvurduysam 10'unda da validemizin başındaki örtü mülakata takıldı ve bizi şehit olma yolunda inkisara uğrattı. Ne diyeyim, örtüye bakıp bizi içeri almayanlar utansın...Artık normal olarak askerlik yaptığımızda mesele vuzuha ulaşacaktır....
Eğer acının ne olduğunu bilmiyorsun diyenler varsa; onlara cevap vermek istemem..Zira o şehitlerin tabutlarına yatan anne, baba ve en yakınındaki 2-3 kişi dışında o acının ne olduğunu bilemezler ve tatmayanlarda bilemeyecektir.
Şahsım olarak bende o şehitlere her zaman üzülür ve derin bir hüzün içerisinde olduğumu düşünürdüm..Oysa ki o acıyı gerçek anlamda tadana kadar hüznün ne olduğunu bilmediğimi daha iyi anladım..
Zira çok yakın bir tarihe kadar masum bir şekilde İslam davasına hizmet eden ve hayatının sonuna kadar da kader birliği edeceği eşi ile birlikte davaya hizmeti düşünen kardeşimi düğününün olacağı saatlerde ellerimle toprağa gömdüğüm de şehitliğin ve acının ne olduğunu daha iyi anladım...
O an geriye kalan tek şeyi düşünüyorsunuz ...O da ''DAVAM''....
Malum ölüm gerçek, hayat ise sinek kadar değeri olmayacak kadar fani...
Vatan için sokaklara dökülenlere baktığımda ise ne kadar acınası bir hal içerisinde olduklarını gördükçe ızdırap diyor, geçmişten bugüne bizi bu hale getirenlere derinden gelen bir öfke ile beddua edecekken, inancımız gereği Allah'a havale ediyor yine o yolda koşuşturmanın derdine düşüyoruz...
Meseleye sadece toprak nazarıyla bakan, toprağa iman edecek kadar imandan çıkan, bayrağı bayrak yapanın iman olduğunu unutacak kadar çukura düşen bu insanların Türk-İslam davasına hizmet edenleri anlaması mümkün değildir. Bu işi onların yapmasının da mümkün olmadığı açıktır.
Şair'in dediği gibi ''eğer kalbinizde rızay-ı ilahi yoksa ay-yıldızı götürüp uzayın başına dikseniz, dünyayı da fethetseniz hiç bir ehemmiyeti yok... Zira dünya kıyamete mahkumdur, yok olacaktır. Devam edecek olan ise amelleriniz ve niyetlerinizdir...''
Yani bütün yük küçük ama imanı ile dünyaya meydan okuyacak kadar güçlü olan İslam yolunun fedailerinden geçiyor.
*
Evet, PKK'nın saldırmasının ne tam olarak derin Ankara ile bağlantısı ne de Apo'yu yok sayma stratejisi içeriyor. Tabii ki bunların doğruluk payı var ama yukarıya çıktıkça meselenin farklı bir buudu daha var.
APO'nun yıllar önce söylediği ''ben bitirmek istesem, beni de bitirirler'' sözü PKK meselesinin ne olduğunu açıklayan en derin kelimelerdir... Doğrudur, APO'nun etkinliği vardır ve PKK'nın parçalara ayrılmış kanatları da vardır. Ancak PKK'yı Ergenekon üzerinden yöneten her daim İsrail ve Neo'cu ekip olmuştur.
Gelinen süreçte ise özerkliğin ilan edilmesi çok normaldir. Haritaların değişeceği bir coğrafyada ölümlerin yaşanması, özerkliğin dile getirilmesi bizim için ihanet ve acı da olsa gerçekler ne yazık ki acıtacaktır..Mesele dostun acı söylemesinden çok daha ileri boyuttadır.
ABD derin kadrosundan R. Halbrooke (öldükten sonra yerine M.Grossman getirildi) ve D.Petraeuse ile Ortadoğu, Afganistan ve Pakistan için proje çizmeye başladığı andan itibaren Türkiye'de çift taraflı rol üstlenmek zorunda kalmıştı...Malum Türkiye'de sürece Taliban'a İstanbul'da ofis açma fikriyle müdahil olmuş o tarihte Afganistan ve Pakistan devleti karşı çıkmıştı.
Ortadoğu'daki proje'de de Kuzey Irak'ın genişletilme projesi söz konusu. Hakkari'nin bir karış toprağına bile kıyamayacak kadar vatanın kutsallığına inanan bizler için zor olsa da bir verip Ortadoğu ve Asya'yı geri alma meselesi plan dahilinde. Çizilmiş bir proje ve şuan uygulama da. Karşı çıkmak ise çok zor. Su yola girmiş ve engellenmeyecek hızla ilerliyor...
PKK'nın saldırısının en büyük sebebi de İsrail'in anlaşma dışında itilmiş olması. Eğer Irak, Suriye ve Türkiye'deki Kürtler federasyon olarak tamamı ile Türkiye'ye tabi olursa yani bizim haritamız içerisine dahil olursa, hem İsrail'in vaat edilmiş topraklar projesi büyük bir darbe yiyecek hem de Türkiye Ortadoğu'ya tamamen hükmetmeye başlayacak hem de sıra Orta Asya'ya gelecek. ABD ise bu süreçte İsrail'i plana dahil etmek istemiyor.
CIA başkanı daha önce 5 gün TR'de kaldı. Şimdi de -Türk askerine çuval geçiren- yeni başkan hem de üst düzey bir şekilde TSK başkanı tarafından karargahta karşılandı... Hem Türk askerine çuval geçireceksin hem de Ordu komutanı tarafından karşılanacaksın...
Ayrıca CIA'nın başına orada görev yapmış bir ismin getirilmesi bile birçok şeye işarettir..Tabi anlayana....( Bu kısmı şimdilik daha fazla uzatmayacağım...)
Ayrıca sürekli olarak -neden heronlar çalışmıyor diye - sorulan bir soru var... Aslında çalışmaması çok normal.
Heronların satın alındığı ülke İsrail...
Kandili BBG evi gibi izliyoruz diyen komutanın annesinin ülkesi İsrail...
O komutandan sonra gelen komutanın İsrail'deki ağlama duvarındaki fotoğrafı da unutulacak cinsten değil...
Nitekim Batman ve diğer noktalarda heronların başında olan şahıslardan ikisininde İsrail ajanı olduğu Diyarbakır'da yakalan MOSSAD ajanı tarafından itiraf edilmişti...Ve diğer ilişkiler....
Zannediyorum bu saatten sonra HERONLAR neden çalışmıyor diye sormaya gerek yok...
Son olarak şuan da dağda Jitemci eski kadrolardan 150'ye yakın isim ile korucuların bir kısmı, ayrıca Silivri ekibinden birkaç ismin altındaki kadroların önemli bir bölümü de PKK tarafında...
Evet görüldüğü gibi kurt gövdenin içinde öldürmek için saldırırken, devletin başındaki şahısta farklı fanteziler peşinde koşuyor...
RABBİM, BÜTÜN MÜSLÜMAN ASKERLERİ İÇERİDEKİ HAİNLERİN TUZAKLARINDAN KORUSUN... Ve ülke içerisinde sokağa dökülerek kaos çıkarmak isteyen cahil ve beyinsiz sekülerlerede hidayet etsin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder