12 Temmuz 2011 Salı

Ordusuzluk Acziyet ve Katliamlar

Evet, 95'de Bosna'ya asker gönderemeyen Türkiye'den sadece Türk-İslam davasına hizmet için koşturan vatan evlatları gizlice dağları aşarak gidiyor, orada verilen savaş için onlara yiyecek giyecek yardımıyapıyor, çocuklar için orada okul açıyor ve savaşın göbeğinde Müslüman Türk olarak ecdadının yaptığı gibi orada kalarak Müslüman kardeşlerine sahip çıkıyordu...

Aşağıdaki satırları daha önce birçok yerde okumuş olsak da, İslam aleminin ızdırabınıyansıttığı için bir kez daha tefekkür etmenin iç dinamizm açısından değerlendirilmesi gerektiği  düşüncesindeyim...


''Yıl 1995 aylardan temmuz
Siz sıcaktan bunalırken ben ailemle Bosna'dayım
Tek suçum Boşnak olmak, Müslüman olmak
Ben suçumdan habersiz evimde uyuyorum
Babam camın kenarında olacakların farkında
Bekleyiş sürüyor evimizde
Annemin ağlama sesini duyuyorum yine gece
Ve gece kapımız çalıyor aniden
İçeride 2 tane Hollandalı asker
Biri anneme bağırıyor diğeri babamıtutuyor
Evde bıçak, çatal ne varsa topluyor asker amcalar
Silah diyorlar kesecek meyve bulamadığımız meyve bıçağına
Silah diyorlar babamın eskiden kalma çakısına
Ve hepsini alıp gidiyorlar gelmeseler bir daha
Bir daha çalıyor kapımız birkaç gün sonra
Bu sefer sırp askerleri var kapıda
Babamı bağlıyorlar ağaca
Ve annemi alıyorlar yanımdan
Babamın önünde annemi soyup tecavüz ediyorlar
Ve annemi öldürüyorlar sonra
Ve bana dokunuyor katilin elleri
Soğuk bu eller ve üzerindeki annemin kan izleri
Alıyorlar beni babamın önüne yatırıyorlar
Soyuyorlar beni acımasızlar
12 yaşındayım henüz
Ama bunu umursamıyorlar
Bana da tecavüz ediyorlar
En hayvani en insanlık dışı dürtüleriyle hareket ediyorlar
Babamın elini çözmeden
Biri kafasına silah dayıyor
Ben askerin altından kaçmaya çalışırken bir ses duyuluyor
Silah sesi ve babamın son nefesi
Titriyordu bedeni
Ben ellerini tutarken titriyordu
Gülüyordu sırp akseri ben göz yaşıdökerken gülüyordu
Ve madalya verildi Hollandalıaskerlere
Üstün hizmetlerinden dolayı
Babama yaklaştım son sözü için
Son kez baktı bana
Uzandı kulağıma
Anlat burada olanları herkese
Unutulmasın SREBRENİCA''

Evet, bu satırlar bize çok yabancı değil...

95 yaşına gelmiş büyüklerimizden birinin anlattığı olayların birinde de Müslüman Türk kadınlarını çırılçıplak soyup, buğday tanelerini yere dökerek dilleri ile toplamalarını ister ve ardından da alçakça taciz ve tecavüzlerde bulunurlardı...demişti...

Zannediyorum Irak'taki durumu en açık şekli ile anlatan ''NUR'UN mektubuydu'' ,
Afganistan ve Çeçenistan'daki tecavüz ve katliamlar,

Filistin, Keşmir ve Azerbaycan...

Azerbaycan olayı yaşanırken cami kürsülerinden imamın dudaklarından 'Rabbi inni mağlub... Rabbena innâ mağlubûn...'' ayetleri ızdırapla dökülürken -ihtimal- acziyetimizi izhar ediyordu...Zira şuanda Irak'ta yaşanan dram hala devam ediyor ve kimseden ses yok..Çeçenler ve diğerleri de hala  aynı durumda...

Bunlar yetmezmiş gibi şu günlerde de Libya, Suriye ve diğer İslam coğrafyasında kardeşkardeşi kırıyor, Müslüman kadınlara tecavüze diliyor, başlar kesiliyor, ne insanlık ne de  vicdan harekete geçiyor.

Bu çaresizlik karşısında  katliamlara dur diyebilecek, onların yardımına koşabilecek ve yapılan zulmü engelleyebilecek bir Müslüman devletin olmaması ise ayrı bir hezeyan ve ayrı dert...

Zannediyorum Türk devleti,  ecdadı -OSMANLI- gibi güçlü olsaydı 95'in Temmuz'un da 12 yaşındaki o kıza Sırplı kalleşler tarafından tecavüz edilemeyecek ve 8000 bin kişilik o katliam gerçekleşmeyecekti...

Zannediyorum Türk devleti güçlü olsaydı, Tapınakçı alçaklar Irak'a giremeyecek 1 milyona yakın insan telef edilemeyecekti...

Ve yine ihtimal o ki, şuan için güçlü olabilseydik hem Suriye'de hem de Libya'da ölümler, yıkımlar yaşanmayacak, huzur içinde bir değişim yaşanacaktı...

Ne hazindir ki şuan da Türkiye'de hem devlet hem de asker güçlü olmak için içerideki hainleri temizlemekle uğraşıyor.

Evet, 95'de Bosna'ya asker gönderemeyen Türkiye'den sadece Türk-İslam davasına hizmet için koşturan vatan evlatları gizlice dağları aşarak gidiyor, orada verilen savaş için onlara yiyecek giyecek yardımıyapıyor, çocuklar için orada okul açıyor ve savaşın göbeğinde Müslüman Türk olarak ecdadının yaptığı gibi orada kalarak Müslüman kardeşlerine sahip çıkıyordu...

Ve ne acıdır ki o tarihlerde, geçmişte olduğu gibi dünyaya huzur getirmesi gereken TÜRK-İSLAM ordusu içindeki ihanetçiler ise, ilk önce susurluk ardından da 28 Şubat için yuvarlak masalarda darbe hazırlığıyapıyordu...

Son rakamlara baktığımızda ise TSK'da tutuklanan asker sayısı 170'e yaklaşmış durumda.İçlerinde eski kuvvet komutanları başta olmak üzere, general, amiral ve diğer rütbeliler...

Bu nasıl bir ihanet ve nasıl bir kalleşliktir?..Bunlar sadece Türkiye'ye değil, tüm İslam alemine karşı ihanet ettiklerinin dahi farkında değiller...Eğer kutsal ordumuz güçlü olabilseydi ve sadece ülkesi için çalışan bir strateji belirleyebilseydi, 700 bin kişilik bir kadro ile kendi içimizdeki 20 bine yakın PKK'lı itleri bitirmiş ve şimdilerde dünyaya huzur dağıtan bir konumda olan Türkiye olacaktı...

Umarım aziz milletimiz yapılan bu ihanetin farkındadır.. Ve ne yapması gerektiğini biliyordur...
Zira ortada bir hakikat var ki o da, Türk Anaları - Akşemsettin gibi bir veli, Fatih gibi bir komutan- ve Ulubatlı gibi neferler doğurmadıkça ve ahir zamanın veli kullarını yetiştirmedikçe bu zulm ve tecavüzler hep devam edecek ve dünya kendi eli ile kendi kıyametini getirecektir...

Eğer bir Halid bin Velid ve Musab bin Umeyr gibi itaat edilerek bu yolda devam edilmeyecekse; o zaman biz hangi Müslümanlığı yaşıyoruz ve ne yapmaktayız?

Birileri anlamasa da, unutmamak ve sürekli tekrar ve tefekkür etmek lazım; ''BU MİLLET ŞUAN DA 
HAK KATINDA VAZİFESİ OLAN BİR MİLLETİR VE GÖREVİNİ -Farz-ı ayn- DERECESİNDE YAPMAKLA YÜKÜMLÜDÜR''

Son olarak aşağıdaki linkte Bosna lideri Aliya için çekilmiş olan klipteki müziğin vermiş olduğu ızdırab kokan meledi, zannediyorum ruhlarda azda olsa bir rezonans meydana getirecektir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder