Rauf Atilla Polatın yazılarını bir yerde toplamak veya yedeğini almak gerekir diye düşündük.
17 Ocak 2011 Pazartesi
YAHU SİZ HANGİ MİLLETTENSİNİZ?
Muhalefetin AKP'yi tek başına iktidar yapma hevesini görünce gaflet denen illetin nasıl bir şey olduğunu müşahede etmekle karşı karşıya kalıyoruz.
E-muhtıranın seçim öncesi yayınlanmasını Büyükanıt ile Erdoğan'ın anlaşarak AKP'ye oy kazandırmak için yapıldığına inanan zavallıların olması, dalaletin hangi boyutta olduğunu ve muhalefetin büyük acziyetini bir kez daha gözler önüne seriliyor.
Keşke e-muhtıranın yayınlanacağı gece devletin başındakilerden önemli isimlerden bazılarının, eşlerini ve çocuklarını en yakın akrabalarına teslim ettiklerini ve makamlarına geri dönerek muhtırayı korku içinde beklediklerini bilselerdi. Bilselerdi de saçma sapan iddialar gündeme getirerek muhalefet yapmayı unutmasalardı.
Ne acıdır ki Cumhurbaşkanlığı seçim süreci, Ergenekon mitingleri, 367 krizi ..vs...gibi fantastik gaflet hamleleri ile AKP'yi yeniden iktidar yapmışlardı.
''Her gördüğünüz şerde hayır'' meselesi...
Şuanda da yine aynı sürece doğru ilerliyoruz.
Yine AKP'yi tek başına iktidar yapmak için çırpınan bir muhalefet var.
Nasıl bir ruh ölmüşlüğüdür? Nasıl bir körlüktür?
Balyozcu millet düşmanlarını partiye sokarak, ekranlarda entel geçinen ve sevimliliği olmayan, sürekli bağırıp çağıran isimleri partiye çağırarak milleti partiden iyice uzaklaştırmak hangi mantıkla izah edilir?
*
CHP ve D tipi medya ise tam bir alem....
Adamların ekran ve gazetelerinden o kadar güzel bir politika izleniyor ki, zannediyorlar herkes aptal sadece onlar akıllı.
Emri altındaki medyacıları toplayacak ''AKP ile kavga etmeyeceksiniz, onlarla iyi geçineceksiniz, orta yollu bir politika izleyeceksiniz. Eşitmiş gibi davranacaksınız...Ama CHP'yi pohpohlayacak, DP'ye ise yatırım yapacaksınız...''diyeceksiniz....
Ardından medyanızdaki 6 ismi CHP'ye sokacaksınız. Ve patronu olduğunuz gazetedeki yazarlardan ve akrabalarınızdan olan zatı da DP'nin başına göndereceksiniz...
Ortada fol yok, yumurta yok.....Zeybek efendi birden bire aday oluyor ve direkt genel başkanlığa seçiliyor.....
Oysa Zeybek'in DP'de herhangi bir kitlesi veya desteği yoktur. O parti içinde tanıdığı isim sayısı 30-40 kişiyi geçmez. Delegelerin isimlerini sorun 30'dan fazlasını sayamaz....
MHP koalisyona yanaşmıyor. Tek çare DP'nin barajı geçebilmesi. Ardından CHP-DP birlikteliği...
Kısacası akrabayı DP'nin başına, kalemşörleri CHP'ye...
Peki ne olur?
Aslında ne olur sorusundan önce bu yapılanların AKP'ye yaradığını neden hala anlamıyorlar sorusunu sormak gerekiyor.
Referandumdan bir gece önce bir dost ile konuşuyorduk. Ne çıkar diye sorduğumda yüzde 58 demişti.
Geçenlerde genel seçimi sordum yine çok ilginç bir rakam verdi.
Olur mu?
İhtimal...
Açıkçası muhalefet ne yapıyorsa AKP'ye yarıyor....O yüzden bu rakam çıkar diyor...
Haklı olabilir.Zira en basitinden içki-porno-Osmanlı tartışması...
Hala daha anlayamıyorlar.
Hala daha imani hakikatleri terk ederek muvaffak olacağını düşünüyorlar...
İçkiyi özgürlük olarak gören bir zihniyeti siz hangi şuurla savunacaksınız...
İçene sözümüz yok. Kimin umurunda, patlayana kadar içsinler...Bize sadece Allah düşürmesin demek düşer...
Ancak bu sarhoşluğa özgürlük kılıfı giydirmek mantıklı mı?
Nasıl bu hale geldiklerini düşünecek durumda dahi değiller...
Oysa çok az bir tefekkürle iktidarı neden kaybettiklerini düşünseler, niçin bu hale geldiklerini mütalaa etseler bir ihtimal anlayacaklardır...
Zulüm ebede kadar sürmüyor...Mülk Allah'ın, insan onun kölesi.
Dönem kadınsal ruha doğru ilerliyor. Akıl erkek, kalp dişi. İkisinin evliliği hakikat. Bu arkadaşlar ise çağı okuyamama, düşmanı görmeme ufuksuzluğundalar.
Kanuni'ye küfretmeyi sanatsal bağımsızlık olarak algılayan zümre, manevi alemde Sultan Süleyman'ın makamını nasıl anlayacak ki....
Malum Osmanlı'da 5 padişah vazifeli olarak addedilmiştir. Manevi olarak ilk sırada Fatih, -iki- Sultan Yavuz, -üç- Kanuni, -dört- Hüdavendigar, beş ise Abdülhamit'tir.
Geçmişini Oryantalist ve İngilizlerden okuyan, akşam yemeğini viski ile yiyen, senaryo yazarken içiçek olarak yanından votkayı eksik etmeyen bir anlayışın Kanuni ile ilgili yazacağı şey ya sex ya içki ya da ..... yani bunlardan ötesi olmayacaktır.
Bu insanlara küfür etmeninde bir anlamı yoktur. Zira kendi elleri ile kuyularını kazmaktadırlar.
Bu tartışmalarla muhalefet yaptığını zanneden ahmaklar, öyle bir zihinsizlikle AKP'ye hizmet ediyorlar ki, uyardığınız zaman bile size hain nazarıyla bakabiliyorlar.
Firavunun son 40 yılında zerre kadar ağrısı olmamış. Tasavvuf büyükleri der ki, eğer küçük bir ağrısı olsaydı veya çaresiz kalsaydı bir ihtimal Allah'a iman edebilirdi.
Ecdada küfreden bu arkadaşlarda içki ve kadından dolayı asıl darbeyi yedikleri zaman meselenin farkına varacaklardır ama denizin ortasında kalan Firavun gibi iş işten geçmiş olacaktır.
Unutmamak gerekiyor ki, insanlar siyasetle düzeltilmez. Bugüne kadar da dönüşümler siyasetle değil toplumsal fikirlerle olmuştur.
Büyük davaların başına dertsiz insanları getirmemek gerekiyor.
Derdi olmayan devasının da peşinde koşmayacaktır. Zaten büyük çileler, büyüklerin şiarıdır.
Büyük derdi olan kaç siyasetçi vardır? Hangisinin geceleri uykusu kaçmakta, kaçıpta gidip milleti ile dertleşmekte..Kaçı ecdadın şanlıları gibi tebdili kıyafetle halkın arasında dolaşmakta...Yahut gecelerini bu millet için seccade üzerinde geçiren kaç Ömer ruhlu siyasetçi vardır?
Şoförüne halkın ne istediğini soran siyasi liderlerin olduğu bir partinin iktidar olması mümkünmü dür?
Sadece milletin değil bireyin de ebediyen yaşayabilmesi için cihad ruhu ile metafizik gerilimin sürekli olarak tutulması gerekmektedir.
Sadece alnını secdeye götürerek bu işin olmadığını anlamayanlar, neden meseleyi biraz daha ileri götürerek kulluk şuuru ile hareket etmemektedirler?
Söz üstadının dediği gibi, namaz kıldıran imamın iç çamaşırı ağzına alınabilecek kadar temiz olmalı.
Neden?
Görünürde sebebi açık. Ama ya asıl anlatılmak istenen...
90'larda Kazakistan'a yolculuk yapan bir dost anlatmıştı.
Diyor ki; Benzin almak için giriş yaptık. Benzinci içeride kendine bir yer yapmış parayı aradan alıyor, benzini dolduruyor biz ise yüzünü göremiyorduk. Biz parayı verdikten sonra vakit çıkmadan namaz kılıp öyle gitmek istedik. Selam verdikten sonra içeriden çıkan benzinci geldi;Sizin haliniz çok farklı, bizim gibi değilsiniz.
Sizde bira var mı? Yok. Şarap var mı? Yok. İçki içiyor musunuz? Hayır.
Peki neden?
Biz Müslümansız. Allah yasaklamıştır dedik.
Biraz durdu...Ve....
Ruslar buraya geldiklerinde bize içkiyi uzatıp 'için' hem de 'çok için' dediler. İçin ki sağlam ve sağlıklı bir bedene sahip olasınız. Şuan da yaşlı ve orta yaş grubu sarhoştur. Yani bir nesil yok oldu.
Ruslar geldiğinde 800 camimiz vardı.Dozerlerle dümdüz edip, içkiyi verip gittiler dedi.
Evet. Marks çöktü.Müslüman Türkler gitti.Aradan uzun bir zaman geçmedi ama Kazakistan da şuan da 1000'e yakın cami var....
Kısacası içkiyi özgürlük olarak savunarak ecdada küfrederek var olmak isteyeceğinize, gidişatınızı değiştirmeyi deneyin. Zira hilafet geldiği ve ateizm tükenişe geçtiği zaman bu kez var olmanız mümkün olmayacaktır.
Sefih medeniyetinin temsilciliğini yaparak, muvaffak olmanız mümkün değildir.
Ancak AKP gibi korkak iktidarların olduğu zaman dilimlerinde ara ara dişinizi gösterebilirsiniz.
O dizi çıkmadan evvel engelleyin demiştik. Ne yaptılar? Hiç.
Saf ve bulanık zihinler kirlendi mi? Evet.
12,5 milyon kişi izledi mi? Ecdada az da olsa çamur atıldı mı? Evet.
Özgürlükleri kısıtlayan iktidar diye yafta vurulmasından korkarak kaçamak uyarılarla meseleyi geçiştirmek hangi vicdana sığar?
Ayıptır.
Bu millet size icraat yapasınız diye her türlü desteği veriyor. Allah'ın vazifeli olarak göndermiş olduğu bir zata yapılan hakaret hiç mi uykunuzu kaçırmadı? Hiç mi vicdan azabı çekmediniz?
Ellerinizi açtığınızda, Allah'ım acziyetim için beni affet. Müslüman Türk büyüğü olan evliya kuluna yapılan bu alçaklığı engelleyemedim diye hiç mi iç geçirmediniz?
Osmanlı da bazı isimler vardır ki onların özellikleri farklıdır. Onların ayrı bir önemi vardır.
Gerçi Kainatın Sultanına hakaret edildiği zaman ızdırap çekmeyen, geceleri uykusu kaçmayan devlet liderlerinin olduğu bir ülkede Kanuni'ye yapılan saygızlığa ses çıkarılmasını beklemek beyhude olacaktır.
Aslında şimdikilerden bu tür şeylerde beklememek gerek. Zira bu tür işler ve daha fazlasının yapılması için Roma'yı fethedecek ve dünyayı yönetecek Türk büyüğünün gelmesini beklemek gerek.
Birileri hayal dese de, hakikat çok yakın.
Köprü vazifesini yapanlar biraz daha acele etmeli....
raufatillapolat@hotmail.com
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder