Rauf Atilla Polatın yazılarını bir yerde toplamak veya yedeğini almak gerekir diye düşündük.
30 Nisan 2011 Cumartesi
MİT'İN İSRAİL SAVAŞI VE ÜÇ'LÜ KASET...
Yalçın Küçük diyordu ki;
İsrail Türkiye'de İsrail'den daha güçlüdür...
Zamanında Türkiye'deki İsrail üssünden bahsetmiştik....Nitekim madde ne yazık ki bizi her an ya bu ülke ile ya da yapılanmanın içinde olduğu bir meseleye götürüyor.
Son dönemde peş peşe gelişen olaylar aslında ilginç gibi gözükse de durum ilginçliklerden ibaret değil...
''YSK'nın kararı ve vazgeçmesi,
PKK'nın sokağa dökülmesi,
CIA başkanının Türkiye'ye gelişi,
MHP'deki iki ismin kasetinin ortaya çıkması,
Ve hemen 1 gün sonra TSK'nın seminer kaseti...
Ve aynı gün APO'nın tehdit kokan 'ayaklanın' çağrısı...''
Evet bunlar Türkiye'de peş peşe gelişen olaylar. Birbirinden bağlantısız dersek biraz hata etmiş oluruz.
Kaset mevzuunun ise üç yanı var.
Birincisi devlet içindeki iyi insanların kurdukları sistem.
İkincisi Almanların kurduğu sistem,
Üçüncüsü de Gladio'nun kurduğu sistem...
İsrail ise bu işin tam göbeğinde. (Silivri sakinleri iki gruptan da faydalanıyor. Alt yapı BND VE MOSSAD tarafından kuruldu)
Baykal'ın kasetini sızdıranlar İsrail ile ilişkide olanlar kesim. Bu işte parmağı olanlardan biri şuan Silivri de.
MHP'nin kasetine gelince. Bu meseleyi bir gün sonra TSK'nın kasetinin sızdırılması ile birlikte değerlendirmek gerekiyor.
O iki isimde parti içinde o kadar da etkin olan isimler değil. Buradaki amaç sonraki kasetlere işaret vermek için yapıldı. Zira parti içinde lideri tehdit eden zümre hala etkinliğini sürdürüyor.... (Kasetteki üç kadından birinin asker eşi olması, birinin de yabancı uyruklu olması bir tesadüf değil....Ayrıntıda büyük tevafuklar var..)
Kılıçdaroğlu üzerinden CHP'yi yönetenler ile MHP'yi yönetmek isteyenler ve kasetleri piyasaya sürenler arasında organik bir bağ var.
Mesele Kürt meselesi ve seçimlerle de ilişkili.
Geçenlerde yapılan küçük çaplı KCK gözaltıları o kadar da sıradan bir operasyon değildi. Zira Mart ayında Türkiye'deki İsrail ÜSSÜ, İstanbul ve Diyarbakır'da iki toplantı yaptı. O toplantıda alınan kararlara göre geniş çaplı bir kalkışma düşünülüyor. Ve diğer maddeler....
Bunu hem siyaset içerisinde yapacaklar hem de bölge de. O yüzdende Suriye'nin karışması için İsrail'in Suriye'ye gönderdiği ajanlar ciddi bir çalışma yaptı.
Burada önemli olan nokta ABD'nin yönetim kadrosunun İsrail gibi düşünmemesi.
Obama, Suriye ve Libya meselesini kan akmadan ve başını derde sokmadan çözme peşinde.
İsrail ise Suriye, Kuzey Irak ve Güneydoğu'nun karışması için karar almış durumda.
Bu açıdan CIA başkan'ın gelişi Türkiye için önemli. Zira bölgede alttan alta ilginç bir strateji güdülüyor.
Zannediyorum bölgedeki yerel gazeteciler de biliyor olmalı. Şimdiye kadar neden gündeme getirmediler orasıda ayrı bir soru işareti. Malum olay; CIA başkanının gelmesinin hemen öncesinde Güneydoğu'da devlet kurumları tarafından bir İSRAİL AJANI yakalandı... Verdiği bilgiler ABD'yi de rahatsız edecek cinsten... Ajanın yakalmasından sonra da İsrail Ankara'ya elçi gönderme meselesini erteledi. ( Gündeme farklı sebepler sokuldu ama hakikat öyle değil..)
Burada üzerinde durulması gereken husus İsrail ajanının SURİYE-IRAK ve GÜNEYDOĞU ile ilgili anlattığı kan kokan kirli plan.
Zaten MGK'nın gündeminin büyük bir kısmını SURİYE'NİN almasının sebebi de İsrail üssü'nün 12 Haziran'a yönelik düşündüğü kaos planın olması...
MİT başkanının acilen Suriye'ye gitmesi İsrail'in planını yok eder mi bilinmez ancak bilinen bir şey var ki, o da mahkeme'nin yeniden Şener Eruygur'un durumunu gözden geçirme isteği. Özellikle son dönemde Silivri sakinleri gizli bir beklenti içersinde.
İsrail ile ilişkide olan Ergenekoncuların dışarıda olması. Ve operasyon ayağının bir kısmının içeride olması örgüt içindeki Masonları da rahatsız ediyor. Haberal'in CHP ile içeriden çıkacak olması MASON'ların hırsını azaltsa da 12 Eylül davasının seçim sonrasına bırakılması ise ayrı bir bütünlük içinde.
Hani 1 numara demişti ya: ''Beni içeri almayı düşünürlerse bu ülkede çok kan akar''...
Nitekim bir devlet büyüğü de öyle demişti ''1 numarayı içeri aldığınızda bu ülkede kan gövdeyi götürür''
12 Eylül davasının başlaması ile İsrail üssünün acil toplantı kararı ve Suriye ile Güneydoğu'yu karıştırma planının peş peşe gelmesi çok da ilgin değil.
Aslında fazla da uzatmanın bir manası yok... İstanbul ve Ankara'nın localı vekillerinin hala daha bu ülkede listelerin birinci sırasında yer alması, bizim biraz daha savaşmamızın gerekliliğinin göstergesi...
Ne diyelim, kainatın sahibi hak yolunun yolcularını zor durumda bırakmasın...Özellikle güneydoğuda savaşın göbeğin de PKK ile çarpışan ve çarpışmayı kalem ve kalplerin fethi ile verenleri ''Kadir-i Zülcelal'' zerre kadar da olsa utandırmasın ve o yolda onları muvaffak eylesin....
raufatillapolat@hotmail.com
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder