Rauf Atilla Polatın yazılarını bir yerde toplamak veya yedeğini almak gerekir diye düşündük.
7 Nisan 2011 Perşembe
TSK'DA KİMLER NATO'CU....
: Toplantıya başlarken bir arkadaşımızın katılmayacağını ifade etmem gerekiyor.
! Ortadoğu'da olduğu için mi gelemedi sayın başkan...
: Hayır. Arkadaşımız seçim öncesi önemli bir mesele için ABD'ye gitmiş durumda.
- Çok erken değil mi, seçimlere daha 1 yıl var.
: Doğrudur, erken sayılabilir ama Obama'nın ikna edilmesiyle mesele bitmiyor. Hem kazanması için bazı bilgiler paylaşılmalı hem de o ''aile'ye'' karşı korunması gerekiyor.
- Efendim 'Karun' ailesine karşı korunmak bir yana Ortadoğu bile ilerisi için Obama adına felaket kokuyor.
: Evet arkadaşlar, son olaylar da ABD'nin günahı giderek artıyor. Ve sınırları zorlamaya başladı. Nitekim çöküşe geçmesi için de Obama'ya ihtiyacımızın olduğu muhakkak. Özellikle Libya'ya girilmesi yönünde okey vermesi, farkında olmadan onları iyice bataklığa sokacak. Kontrollü kaos stratejileri giderek onları taşımayacak bir hal aldı.
Çok uzak da oldukları için belanın kendilerine bulaşmayacağını düşünseler de ABD'de bir kalkışma planlanıyor. Toplum kendiliğinden giderek o sürece itiliyor. Siyahlar başta olmak üzere ileriye dönük yakın bir tarihte ani bir isyan çıkması kuvvetle muhtemel.
- Biz bunu istiyor muyuz?
: Hayır... Engelleyebilir miyiz orası da henüz netlik kazanmadı.
& ABD'deki kaostan faydalanamaz mıyız?
: Tabii ki faydalanabiliriz...Ancak bu politika bize kısa süreli kar sağlasa da ileriye dönük zarar getirebilir...
Marx ve Engels'in -artı değer ve fayda- felsefesi üzerine kurduğu çatışmalı küresel ekonomik strateji, şaun ki tarih itibariyle bitme noktasına gelmekte...Kapitalizm çöküyor. ABD'deki ''KARUN'' ailesi bile bu sistemi kurtaramayacak. O yüzden bize akli yetenekleri ile hareket eden ekonomistler gerekiyor. Bunları dışarıya sürerken bir yanda da Türkiye'nin politikasını sağlamlaştırmalı...
- Efendim, Haziran'daki gizli kriz nasıl engellenecek?
: Şuan da gündemde yok. Böyle de devam ettirilmeli. Yalnız ABD hissedecek, doğal olarak bir çok yerde aynı durumla karşı karşıya kalacaktır. Ancak Türkiye'de seçim sürecinde krizi konuşturmazsak biz de süreç daha rahat atlatılacaktır...
-Sayın başkan Libya politikası neden sekteye uğradı?...
: Arkadaşlar bildiğiniz gibi hakikatlerin ortaya çıkacağı bir döneme doğru ilerlemekteyiz. Kalp ve ruh ön plana çıkacaktır. Madde gücünü yitirecektir. Yani her problem ve kaosun silahla veya kargaşa ile çözülmesi artık bitmiştir, bu kişisel ilişkilerde de böyledir.
Yalnız o evreye geçerken büyük kırılmalarda yaşanacaktır. Sizlerde biliyorsunuz ki, Irak'a girme düşüncemizi sürekli erteliyoruz. Kan dökülsün istemiyoruz. İktidar henüz bizlerin bu düşüncesinden haberdar değil. Hissettirmeden hem biz PKK problemini çözmeye çalışıyor, hem de iktidarı bu politikaya doğru itekliyoruz. Ne yazık ki İsrail'de bu durumdan haberdar olduğu için bölgede çözümsüzlük üzerine önemli hamleler yaptı.
Libya'ya Fransa'nın girmesi tesadüf olmadığı gibi Japon depremi ile Çin'deki gündeme gelmeyen problem de tesadüf değildir.
Küreselcilerin Fransa'nın başına getirdiği Sarko'nun aslında Libya'ya girme gibi bir düşüncesi yoktu. Obama'ya da girilmesi yönünde baskı yapıldı ancak huseyin bu duruma direnç göstererek ''öncü başkaları olsun biz de destek verelim diyerek az bir zararla kurtulmak istedi''...
Sarko'yu toplantıya alan malum yapının 2 numarası 'artık görev zamanın gelmiştir, sıra sende' diyerek Fransa'yı öne sürdüler. Dikkat ederseniz bu süreçte Obama Türkiye'yi istese de Sarko saf dışı bırakmak istedi. Aslında bu Sarko'nun kendi iradesi ile yaptığı bir hamle değildir. Tamamen bir telkinle görevini yerine getirmek istemiştir. Ancak şu aşamada başarılı olamadılar. Zira Libya'da ki birim buna izin vermedi hala direnmekte.
-Sayın başkan, bu şekilde Türkiye'yi de sürece dahil ettik ancak kaos devam ediyor.
! Efendim, ayrıca gündeme gelmiyor ama Afganistan ve Irak'ta hala aynı şekilde...
: Beyler, işte bu yüzden ilk önceliğimiz Irak...Orayı kontrol altına almak zorundayız. Filistin meselesi falan değil. İlk plan da Irak var....Zira hem Kürt meselesi hem Şii- Sünni..Hem de İsrail, ABD ve İngiltere'nin orada olması tam bir fitne merkezine dönmüş durumda...
- Ne zaman girilecek sayın başkan...
: Dediğim gibi ilk planda kan dökülmeden çözülmesi için her şey yapılacak. Son ana kadar girmemek için direnç gösterilecek ve karşı taraf da zayıflatılacak. Ve son tahlilde - tahmini olarak 2014-2015 gibi Irak'a girilmesi düşünülüyor.
- O tarihe kadar Ordu istediğimiz şekle gelebilecek mi?
: O konuda da problem devam ediyor. Nato ekibi Balyozcuları -kendi elemanlarını - dışarı çıkarmak istiyor. Erenler ve çantacılar yaptıkları toplantıdan sonra birlikte hareket etme kararı aldı...Sürece göre yeniden harekete geçecekler...Malum, Eruygur'un sesini kesmiş durumdalar...Tolon'u da susturdular. Onu da ara görüşmelere gönderiyorlar...Ayrıca alttan Koşan-er'e tehdit vari oyunlarda var.
! Sizce kimin tarafını seçecek...
: 12 Haziran'a bağlı... Eğer hedeflenen vekil sayısı olursa alt tarafı satar, aksi halde yine denge politikası güdecektir....Ayrıca ona yaptığımız iyiliği de unutmamalı...
- İyi de sayın Başkan, Irak'a girildi mi İsrail ile savaşmak gerekecektir...O tarihe kadar Ordu'nun hazır hale gelmesi mümkün gözükmüyor...
: Durumun farkındayız, eğer bir aksilik olmazsa köşke bizim adamımızı getirdikten sonra gereken her şey bıçak gibi bir anda kesilecek ve sonuçlandırılacaktır...( Tabii gaybı Allah'tan başka kimse bilemez)
! Efendim bu arada Kemal'in partisi hafiften karşı tarafın - Perinçek ve Küçük'lerin... vs..- hedefi olmaya başladı...
: Doğrudur...Türkiye'yi 1 Kemal farklı bir alana kaydırdı, 1 Kemal'de farklı bir alana kaydıracak...Kader işte...( Allah (..... ) davaya hizmet ettirebilir)
- Efendim Silivri'deki vekillere neden engel olunmadı...
: Aslında bu durum karşı tarafın aleyhine olduğu çok sonra fark edildi. Zaten malum partinin başkanını tehdit ettikleri için Balyozcu o şahsı aday göstermek zorunda kaldı...Diğer kozmikçileri de partiye almak zorundaydı...
Biz kendisini feda edip, partiyi kurtarmasını istedik ama yapmadı..Ne yazık ki kaybetti...Şuan da medyaya yansımayan- ve yansımayacak olan- bir araştırmamızda gördük ki, baraja doğru bir gidiş var.Nitekim manevi bir işareti yorumlayan tasavvuf ehli de - büyük bir tokat- yiyecek diyor...Sonuç yine Allah'ın takdiri...Biz yapabileceğimiz her şeyi yaptık, bu saatten sonra yapacak bir şey yok...
- Son olarak Sayın Başkan beldetün-tayyibetun ne zaman ele geçirilecek...
: Bu meseleyi ve diğer önemli projeyi konuşmak için toplantıyı bir sonraki tarihe erteliyor sizi Allaha emanet ediyorum... Buyurun vakit çıkmak üzere....
(SENARYO'DAN İBARET)
10 BİN TL TAZMİNAT...
Geçenlerde Soner'in ODA'sı manşetten 10 TL tazminat kazandık diye sevincinden nara atan bir haber duyurdu...
Şahsımıza yönelik açtığı tazminat davasını kazandığı söylüyor...Gülüyorum....
13 yazı var. Kazanma sebebi hakaret...Ergenekon'la ilgili yazdıklarımızın gerçek çıkması ve 2 yıl sonra içeri girmesi doğru ama hakaretten tazminat ve 10 bin TL...
Ergenekon ekibi diyor ya Türkiye'deki yargıda adalet yok..Doğru ama onlara değil bize..Ortada hiç bir hakaret ve yanlış bir durum yokken tazminata mahkum oluyoruz...Ne gariptir ki, bu efendi açtığı tazminat davalarının büyük bir kısmını kazanıyor...Nedendir acep?
***
CEMAAT YAPMIŞTIR...
Her zaman diyorum gerçeği yanlış yerde ararsanız, kaybetmeye mahkum olursunuz... Olaya 2-3 açıdan değil, gerekirse 20 açıdan bakacaksınız...
Yaklaşık 1960'dan beri hep aynı yeri hedefe koymuşlar...Ve ne acıdır ki, 60'dan beri kaybediyorlar..Yine o yok oluşa doğru gittiklerini film izler gibi izliyoruz..İnanın bazen diyorum ki, keşke bir şey yapabilsem de bunlara gerçeği gösterebilsem, anlatabilsem ve anlayabilseler...Ama KADER..Herkes yediğini yaşayacak...Ve öyle diriltilecek...
Son bir not; YGS gerçeğini bulmak istiyorsanız...Başka tarafa bakın...
Nereye derseniz...?
1980'den beri vakıfların altında bilgisayarlar kurarak yargıya kimler adam soktuysa, TSK'yı kimler ele geçirmek istediyse ve zamanında ÖSYM'de kimler mezhepsel bir yapılanmaya girdi ise oraya bakın...Malum, geçenlerde Şahin Mengü yakınıyordu ama o da kaybedenler kulübünden olduğu için pek tesiri yok....
Küçük bir ayrıntı daha...
Soruyorum;
Bu ülkede son 20 yılda üniversite sınav birincileri ve nüfus oranına göre en çok kazananlar hangi illerden çıktı? Bu kişilerin özellikleri neydide sürekli olarak o iller derece çıkarıyordu?
Aynı ideolojinin adamları neden sürekli olarak hem yargıda hem ÖSS'de hem de TSK'da teşkilatlanabiliyordu?
O dönemlerde birileri bunlara soruları veriyormuydu - vermiyor muydu?... ve bu durumu kimler biliyordu da deşifre etmekten korkuyordu?
Eski başkan Yarımağan diyor ki, korkuyorum..Neden korkuyor? Kızı ile ilgili bir meseleden dolayı mı korkuyor yoksa Mason locası meselesinden mi korkuyor? Yoksa mezhepsel yapıdan mı? Neden cesaret gösteremiyor?
Şimdiye kadar dernek altlarında elde edilen imkanlarla malum yerleri kazanan ve teşkilatlanan bir ucu Silivrideki o yapıya son 4-5 senedir eskisi kadar fırsat verilmiyordu ve iyice sıkışmışlardı...Anlaşılan o ki, şifreleme yöntemi ile kapkaç yapmışlar ama adamları birine yumurtlayınca mesele ortaya çıktı...
Olayın ortaya çıkması ile hedefe direkt her zaman ki gibi yine cemaati oturttular...Vay halimize...
Evet, en önde yürüyenlere bakın bir de haber sitelerinde yorum yapan kişilerin IP numaralarına ve gönderdikleri yorumlara....
Zannediyorlar ki, hala 80 sonrasının Moğultay kadrosu var bu ülkede...Ve hala daha aynı numaralar...
Neyse boşverin beyler...
Siz yinede cemaat yapmıştır deyin yaşamaya devam edin...
Nasıl olsa onlar için değişen bir şey yok...Siz de ancak makatınızı kaşır, haber altlarında küfreder dolaşırsınız... Zaten acizlerin elinden başka bir şey gelmeyince Allah'ın yasakladığı küfrün peşinden gidermiş...
Dünya dönüyor.
Hadi kolay gelsin.....
raufatillapolat@hotmail.com
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder