Rauf Atilla Polatın yazılarını bir yerde toplamak veya yedeğini almak gerekir diye düşündük.
25 Şubat 2011 Cuma
SUİKASTLAR, KRİZLER, KATLİAMLAR VE ''DİRİLİŞ''
Libya'daki kardeş kavgasında insanların birbirlerini doğramalarını ve diktatörlerin gidişini değerlendirenler, kendilerini ne kadar komplo için zorlasalar da kitlenip kalıyorlar.
ABD deseler olmuyor, AB veya Yahudiler yapıyor deseler de olmuyor. Zira hakikatte ne olaya tam olarak müdahillik var ne de tam geride duruş. Yani onlar için tam bir muamma. Bir türlü ne olduğunu çözemiyor, çaresizce kıvranıyorlar...
Ansızın çıkan kaos ritüeli Ortadoğu'yu, Ortadoğu'da tüm dünyayı etkiliyor. Etrafta kan ve irinden çamurlar akmaya başlıyor. Afrika'da da hafiften başlayan ve daha da şiddetlenecek olan kaos hareketleri ile dünya tam bir kan deryasına dönüyor.
Petrol krizine doğru sürükleniş ve dün borsada çekilen 25 milyar dolar ve beklenen zamlar insanlığı iyice çıkmaza sürüklüyor.
Toplu ölümler ve yıkımları her ne kadar biz yaşamasak da dünya içinden çıkılmaz bir hale geliyor...
Her ne kadar kıyameti arzulayan İsrail olanı biteni ellerini ovuşturarak seyretse de;
Kıyametin kopması için imza atıp fahri kainata sunulacakken asrın 'Gavs-ı' tarafından kağıt yırtılıp atılmış hala ümit vardır diyerek yüzünü yeryüzündeki kıyametin kopmasını geciktiren İslam davasının gönül erlerine çevirerek ''ne olur yeniden hızlı bir hamle daha...'' diyerek olacakları ümit var içinde beklemeye başlamıştır...( Bu kısma hayal ürünü olarak veya komplo diyerek geçiştirelim)
''Allah size, mesaj ve talimatlarını, O'na giden yolun işaret ışıklarını apaçık bildirmektedir. Allah her şeyi hakkıyla bilendir;her hüküm ve icraatında pek çok hikmetler bulunandır...'' (Nur suresi -18)
Evet, kainatta yaşanan her olaya bir sebep bulmak mümkündür. Ancak bazı şeyler vardır ki tam olarak sebepsiz ve anlaşılmazdır.
Oysa olaya kainat evresinden bir bütün olarak bakıldığında artan sancının patlayacak noktaya doğru sürüklendiğine dair onlarca işaret vardır.
Dünyada bazı dönem dönem yaşanan sıkışmışlıklar ve dönüşümler vardır.
Kitap 'O günleri biz insanlar arasında döndürür dururuz '' buyuruyor.
İhtimal yaşanan bu olaylar birileri tarafından eğer kontrollü olarak yapılsaydı, Libya meselesi bu kadar uzamaz ve çokta kan dökülmezdi. Ve ABD çıkıp da askeri müdahaleden bahsetmezdi.
Nitekim ABD'nin durumu da pek iç acıcı değil.
Zira bundan 2 yıl kadar önce ABD askerleri Washington'a, Newyork'a asker indiriyor ABD içinde askeri tatbikat yaparak iç savaşa yönelik tedbirler alma çalışmaları yapıyordu. ABD'nin müneccimlerini kutlamak gerek. Onlarda biliyor ki, en son geçen hafta şimdiye kadar en fazla toplu katılımın olduğu çay partisi protestosunda rakam 60 bin'den fazlaydı ve bir Ortadoğu sokağı nabız yoklaması yapılıyordu.
Kainatta her değişim ve dirilişten önce büyük acıların, kayıpların ve suikastların yaşandığı bir gerçekliktir. (Fetihlerden sonra ki liderlik...vs)
1618'deki 30 yıl savaşlarının kainattaki görünümü ile 1914'teki 1.dünya savaşı ve 1939'daki 2.dünya savaşındaki görünüm arasında hiç bir fark yoktur.
Evet, 1922'nin Ekim'in de Mussolini, 1933'de ise Hitler iktidara gelmiştir. İlerleyen dönemde kaosun diktaları olacaklardır.
Bir benzerlikte 70-75 arasında vardır.
70'li yılların başında Latin Amerika'da diktatörler işbaşına gelmeye başladığı dönemde, 71'de İdi Amin darbe ile; General Pinochet ise 2 yıl sonra yine bir askeri darbeyle göreve gelmişti. 75'de ise Pol pot diktatörlüğe başlamış zulmünü kısa da olsa sürdürmüştü. Tabi Kaddafi'nin 69 yılındaki gelişini de unutmayalım.... 80'deki Kenan Paşa'nın darbesine geçmeden 70-75'e bir bakalım.
İlk olarak 72'deki Watergate skandalı ile ABD başkanı Nixon indirilmiş ardından Ortadoğu'daki farklılar ortaya çıkmaya başlamıştı.
6 Ekim 1973 günü Mısır - İsrail savaşı başlamış ardından da Fas, Irak, Arabistan ve Ürdün'de Mısır'a destek vermiş ancak, kadere bakın ki savaştan sonra devletlerin başına diktatörler getirilmiş ve hemen hemen bir çoğu da aynı döneme denk düşmüştür.
Arap - İsrail savaşında petrol krizinin çıkması ile şimdilerde Libya'dan çıkıp etrafı sarma tehlikesi olan petrol kriz benzerliği ise ayrı bir kaderi tevafuk olsa gerek...
Savaştan iki yıl sonra ise Lübnan' da iç savaş çıkıyor ve Ortadoğu'nun eğlence merkezi olarak addedilen Beyrut ise sönüşe geçiyordu. (Şimdilerde de kaos devam ediyor)
1974 sabahı ise Türk uçakları Kıbrıs'ı bombalayarak bize ilginç benzerlikler sunmaya devam ediyor.
Aslında bunları çoğaltmak mümkün. 1970'de İtalya'da Kızıl Tugaylar, 1974'de İngiltere'de IRA, Ermenilerin Asala ve Çakal Carlos'lar..vs...gibi terör yapılarının kurulması da yine aynı döneme denk gelmiştir.
Yani kainattaki enerjisel dönüşümler ve yaşananların bir arada değerlendirdiğimiz zaman ve bunu Kuran'daki ayetlerle de tefekkür ettiğimizde ortaya çıkan varlığın hakikat yüzü bize çok şeyler sunmaktadır.
Bunları sadece bir dönem arası değil, dar daireler içerisinde de değerlendirebiliriz.
Misal 1980'de Afrika'da ki AIDS salgını, Türkiye'deki darbe ve dünyadaki bazı suikastlar. 81'in Mart'ın da Reegan'a suikast girişimi ile aynı yılın Mayıs'ın da Papa'ya düzenlenen suikast girişimi bir rastlantı değildir. Yine 81'in Ekim'in de Mısır lideri Enver Sedat'ın öldürülmesi ile bir yıl sonraki 82'nin Eylül'ün de Lübnan lideri Cemayel'in öldürülmesi ise aynı dehlizin içerisine düşen sebeplerin ortaya koyduğu varlık okumalarıdır.
Yani o dönemde dünya çapındaki suikastlar toplu olarak değerlendirildiğinde 80-83 arası bir yoğunlaşma gözüküyor.
*
Evet, birileri medya devrimi- BOP projesi, Yahudi oyunu gibi faraziyelerde bulunsa da asıl hakikat bu son yaşanan olayların doğum sancısının artık son noktası, patlamaya gidişidir. Sancı artık dayanılmaz noktaya gidecek ve büyük bir patlamanın sonunda önemli bir boşalım ve rahatlama gelecektir.
Önümüzdeki süreç iyi analiz edilerek, metafizik istihbarat ve gerekirse Osmanlı'nın kullandığı gibi müneccimleri de bu işin içerisine sokarak varlık okuması yapmalı sebeplerin yanına ilahi olanı da ekleyerek hareket etmeli. Zira bu dönem büyük itibariyle sebeplerden daha fazla ilahi olan bir el tarafından çizilen planın devam etmesi hakikati vardır. Nasıl ki Bosna'da kan dökülmeseydi İslami bir diriliş gerçekleşmeyecekti, şuan da kan akmadan, suikastlar olmadan, krizler yaşanmadan kurtuluş gelmeyecektir. -Behemahal ilahi olan kaderi planı değiştirmedikçe-
Kısaca önümüzde bazı liderlerin ölümleri, sevilen isimlerin kaybedilmesi - Türkiye'de de bazı isimler olabilir (Zira şimdiki devletin başındaki şahsa yakın bir tarihte suikast girişimi gerçekleşti ama birileri tarafından engellendi, onun ruhu bile duymadı.... O birileri Emniyet veya MİT falan değil...geçiyorum...) -Ve dünya çapında yaşanabilecek toplu ölüm ve ekonomik krizler...
Yukarıdaki bazı tarihler arası yaşanılan değişimler kainattaki enerji dönüşümlerinin incelenmesi ile de ortaya çıkarılabilen gerçeklerdir.
Son dönemde yaşanılan olayların tamamının 2008 ile sonraki 4-5 yıl arası dönemde yoğunlaşması ne bir tesadüf ne de bir dış mihrak oyunudur. Piyon olsalar da ''Allah facirlerlede davaya hizmet ettirir'' kaidesi ile gerçek ortaya bir kez daha çıkmaktadır.
Artık toprak küfrü yok etme arzusundadır. Dünya'yı yönetecek 25-50 milyon'luk temiz çehre bu süreci iyi ele alarak hareket ettiği müddetçe bir kayıp yoktur. Zira özellikle yaz aylarında Türkiye'ye büyük roller düşecek buradan sivri bir çıkışla önemli bir hamle yapması söz konusudur. Uyanık olmalı ve şehvetin kurbanı olmamalı.
İnşallah kurtuluş yakındır....
*
İnsanlık şu mukaddes ifadeleri unutmamalı ;
''Başınıza gelen her musibet, bizzat işlediğiniz ve kaydınıza geçen günahlar sebebiyledir; bununla birlikte O, sizi (her günah ve hatanız sebebiyle cezalandırmayıp) onların pek çoğundan geçiverir.. Siz yeryüzünde mani olabilecek değilsiniz. Sizin Allah'tan başka ne (koruyabilecek ve işlerinizi kendisine havale edebileceğiniz) bir veliniz, ne de yardımcınız vardır... ( Şura 30/31)
raufatillapolat@hotmail.com
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder