Rauf Atilla Polatın yazılarını bir yerde toplamak veya yedeğini almak gerekir diye düşündük.
7 Mart 2011 Pazartesi
UTANACAK MISINIZ?
Basın özgürlüğüymüş...
Yesinler özgürlüğünüzü ve hakaretlerinizi...
Merak ediyorum ne zamandan beri örgütçülük basın özgürlüğü oldu.
Nedim suçsuzmuş...Geçen yıl okul'da namaz kılanlara saldıran Ağabeyisi diyor ki, rüyamda görsem abdest alırım...( O söz öyle söylenmezde neyse...)
Malum Aydınlıkçı ekibin alt biriminin elemanlarından olan karanlık ODA'nın pis planları ortaya dökülünce ve bazı Mason gazetecilerde deşifre olmaya başlayınca alçakça Müslüman Türklere saldırmaya başladılar...Adına da basın özgürlüğü diyorlar...
Siz ilk önce içeri düşen gazetecinizin her görüntü fırsatı bulduğunda masonik işaretlerle kimlere mesaj verdiğini öğrenmeye çalışın...
O kadar emin konuşuyorlar ki....Sanki bu adamlarla yatıp kalkıyorlar.
Söylesenize siz örgüt üyesi iseniz bunu gizli mi yaparsınız, açıktan mı? Bu adamları 24 saat takip mi ediyorsunuz..Madem o kadar zekisiniz, sizin zihniyetinizdeki ağababalarınız, zamanında içinize sızan M.Kaynak'ı da deşifre etseydi? (Ne alakası var değil mi?....)
Loca üyesi gazeteciliğin adı şerefli gazetecilik olmuş da haberimiz yok....
Bu adam bu belgeleri kitap yazmak için alırken, kimlerden ve hangi ilişkiler içinde aldığını bilmeden Türk devletine saldırmanın mantığını açıklayabilir misiniz?...
Yahu ortada kitaptan içeri alındığına dair herhangi bir iddia yok...Bizim Ergenekon gazetecileri acemice ve çaylakça çıkıyor kitap yazdığı için alınıyor diyorlar...
Yuh sizin gazeteciliğinize..... Yuh sizin vicdansızlığınıza...
Eğer yüreğiniz, vicdanınız ve adamlığınız varsa, Nedim'in ilişkileri ortaya çıktığı zaman zerre kadar da olsa utanacak mısınız? Şerefinizle çıkıp hata ettik diyecek misiniz...Yapılan karanlık oyunlar bir bir ortaya döküldüğü zaman özür dileyebilecek misiniz?...
Yoksa Hanefi A.'yı savunurken yaşadığınız hayal kırıklığına benzer bir yıkıntı ile sadece görmemezlikten mi geleceksiniz?
Gerçi sizde utanma olsaydı Hanefi'nin yazmış olduğu kitabı NEDİM-D. P.-SONER üçlüsünün yazdığını gördükten sonra zerre kadar da olsa insaf der, özür dilerdiniz...
Neden Soner'i pervasızca savunurken ortaya çıkan PKK-karanlık ODA ilişkisine ses çıkarmıyorsunuz?
2010-2011 yılı içerisinde karanlık ODA'da neden hiç PKK'ya darbe vuran bir yazı veya haber çıkmaz..Kaleminiz , yüreğiniz varsa çıkıp açıklasanıza...Bu nasıl vatanseverlik...Susmayın kardeşim, meydan sizin..Yüreğiniz yetiyorsa birkaç örnek verebilir misiniz?...Son iki yıla baktığımızda PKK aleyhine zerre haber bulamıyorsunuz...Neden yahuuuuuuu?...
Merkez medya 2000 öncesinde yaptığı gibi PKK'ya darbe vuran haberlerini neden şimdi eskisi yapmaz...Yoksa şimdi böylemi işinize geliyor beyler....Ne diyorsunuz?....
Özel harpçilerin hangi karanlık yerleri yönlendirdiğini bu devletin milli yapısı biliyor da yılların gazetecisi sizler bilmiyormusunuz?
Sözde ABD karşıtı gözüken Ergenekon destekçileri söyleyebilir mi ; Neden ABD elçiliği ve sözcülüğü sürekli olarak karanlık ODA-KÜÇÜK ekibine sahip çıkmaya başladı?..Neden her gözaltı dan sonra ABD'den içeri alınanlara destek geliyor?..
Yoksa sizler Atatürkçü olarak lanse ettiğiniz Balyoz'cu kadronun yüzde 80'nin ABD'de NATO eğitimi almış askerler olduğundan haberdar değil misiniz? Ve bunların kimlere hizmet ettiğinden...
Belki de siz UTAH'tan ara sık sık yollanan belgeleri de gazetecilik olarak algılıyorsunuzdur...? Kim bilir belki de bu işin arkasında bizim ABD'nin karanlıkçısı R.Perle'nin haberi vardır...
İstiyorsanız daha fazlasını yazabiliriz...Ancak şimdilik gerek yok...
Gerçi H.Kissenger'in Türkiye'de ilişkide olduğu kişi ortaya çıktığında da sizler yine aynı şeyleri söyleyecek, bunlar suçsuz diyeceksiniz ya...O da ayrı bir mevzuu...
*
Keşke birileri çıkıp da Ferit İlsever-Yalçın Küçük-Doğu Perinçek-D.Ali Özaoğlu gibi isimlerin tevafuk eseri PKK ile görüştüklerini söylese....Ve Y.Küçük'ün karanlık ODA' ya PKK lehine haber yapın demesinin sebeplerini de bir zahmet anlatı verse...
Küçük diyor ki; Bağcılara(PKK'nın önemli noktalarından) gidip kalkışmayı anlatın...Ya APO'ya destek veren yürüyüşlerde ODA'nın ikinci adamının işinin ne olduğunu sorsak...
İyi de kardeşin Nedim'in suçu ne - mi?... diyorsunuz...
Kendisi içeri alınmadan iki gün önce Posta'da şu cümleleri kullanıyor;
''Haberx.com internet sitesinde Rauf Atilla Polat 3 Aralık 2010’da beni uyarmıştı; Aralık 2010’da bana yazdığı uyarıyı hatırlatıyor ve şöyle diyor: “Geçenlerde POSTA’daki Nedim’ciğime ‘2011 sizler için karanlık bir yıl, yanlış yoldasınız ve boşuna çırpınıyorsunuz’ dedim ama inanmadı...” Doğru, inanmamıştım. Çünkü ben en dürüst şekilde işimi yapıyorum...'' diyor...
Keşke içeriye girmeden önce ismimizi hedef göstermeden gitseydi.. .Zira bu yazının ardından Doğu'nun solcu kadrosu benim ismim üzerinde yine Polis'e saldırıya geçti...Ayıptır...
Aslında iftira atmak bunların karakteri olduğu için bir şey demek bize zul geliyor...
Nedimciğim açıklasa ya; Oda'cı dostları diyor ki ''Nedim'in emniyetteki bağlantıları önemli, devam ettirsin''
Avukatına bir zahmet söylese de bizde bilsek; ''Kimmiş bu emniyetteki dostları...''
Gazetecilik yaptığını söylüyor Nedim...
O Emniyet'teki dostların sakın 'kutsal'a ihanet eden, Ankara'da kendi başına tarikat kurmaya çalışan zavallılardan olmasın...Ve senin bunları kullanarak farklı amaçlar güttüğün için ortaya çıkan ihanet parçalarının birer uzantıları ile dökülmüşlüklerinin yansımaları desek ne diyeceksin...( Anlamadın değil mi?) Ne dersin Nedim kardeş yanılıyor muyuz?...Eğer cevabın varsa buyur açıkla...
Yine diyorum, biz senin gibi iftira etmiyor sadece soruyoruz...
Gerçi burada Nedim'e de kızmamak lazım..Zira onu pohpohlayanların gazetecilik anlayışında problem var...
Eğer derin bağlantıların size belge vererek kitap yazdırılmasına gazetecilik deniyorsa ...Eeeee... ne yaparsınız bu adamda böyle gazeteci olur....Adamın yazdığı kitaplara ve yaptığı haberlere bakın yüzde 90'nının kimden geldiğini devletin önemli noktalarındaki kadrolar bilir...Hatta o malum caddedeki muhabirlerinde haberi vardır...
Sizin elinize belge tutuşturacaklar, sizler küçük oynamalar yaparak kitap yazacaksınız ve bunun adına gazetecilik diyeceksiniz...Hey yavrum heyyyy...
Üstelik içeri alınmanın sebebinin de bunlarla ilişkilendireceksiniz...İyi de kardeşim, eğer yazdırılan o kitaptan içeri alınacak olsa, o kitabı çıkarmadan susturulurdu...Ve o kitaptan aylarca sonra değil çok daha önce alınırdı...
Aslında bu kısmı uzatmanın bir anlamı yok..Zira Nedim'in kim olduğunu yakında gördüklerinde -eğer vicdanları varsa- bunları Nedim mi yapmış diye sormaktan kendilerini alamayacaklardır...
*
Ayrıca şu notu da düşmek gerekiyor...
Bu ekip Sabri Uzun'un kitabını da birlikte hazırlarken saldırmadıkları gazeteci, polis ve savcı yok...Her türlü çirkeflik had safhada. Özel Harp'in arşivlediği ve Gölcük'e benzer fişlemelerin farklı varyos yanları ile toplu bir kitap haline getirilerek ülke gündemini sarsacaklarını zannediyorlardı ama...kader adalet etti....
Ayrıca karanlık ODA geçenler bir haberinde diyor ki, Türk milli yapısı AKP'yi etki altına almak için ortaya çıkarılan belgelerin başına AKP'yi de ekliyor ve ondan sonra onları da kullanıyorlar...
Aslında burada enfes bir itiraf var...
Aklı başında olanlar biliyor ki, aslında asıl hedef hiç bir zaman AKP olmadı...Tek hedef ''devletin yeniden ele alıp süper güç yapmak isteyen milli irade''...Bunun yürütmesinde de AKP olduğu için o da arada güme gidiyor...Yani eski MGK'da RTE'ye yapılan -milli iradeyi sat- teklifini kabul etseydi, bugün AKP'ye karşı bir plan düşünülmez sadece milli irade hedefe konularak savaşa devam edilirdi...
Y. Küçük diyor ya, bu bir savaş...
Doğru, biz bunu iki yıl önce yazdık...
Bu bir savaş...Ama laikler ile faşistlerin savaşı değil....
Müslümanlar ile Tapınakçıların savaşı...
Zira tapınakçı Kissenger bile Ergenekon operasyonunun içerisinde yer alıyor ve Türkiye'deki Tapınakçı dostunu içeri tıktırmamak için hastane hastane dolaştırıyorsa, zannediyorum durumun büyüklüğü anlaşılıyordur...
Bu arada başta F. Koru, A. Altan, A.Beki..vs gibi isimlerin Nedim gibilerine sahip çıkmasına gelince...Sadece kimlerle yola çıkılması gerektiğini milli yapı umarım görüyordur...Yine o meşhur laf..(Keni adamınız olmadığı müddetçe satılmaya heran hazır olun).....Zira yakında belgeler çıktığında bunların da diğerlerinden farkı kalır mı bilinmez...
Ayrıca sözde -savcı'yı ve polisi- ama'larla , zorlamalarla korkarak ve kıvırarak savunan gazetecilere de söylüyorum..Ya adam gibi çıkın delikanlıca korkmadan savunun ya da susun...Aksi halde kendinizi hem rezil ediyor hem de yerin dibini giriyorsunuz...Ve örgütün kalemlerinin oyuncağı oluyorsunuz...
Yani ya tam inanın ya da...
Evet, kainatın sultanı;
'' Vay haline her bir yalancı, iftiracı ve günahkarın... Peşlerinde cehennem. Ne kazandıkları (onca servet, ün, makam ve elde ettikleri başarılar) dostlar, merciler...Dehşetli bir azap vardır onlar için...(Casiye 7/10) buyuruyor...
Kısacası Allah'ın rahmetini değil de, gazabını seçenlerin hali ortadadır. Umarım onlara sahip çıkmayı düşünenlerde yukarıdan ve yaşanan gerçeklerden ibret alıyorlardır..Ve 28 Şubat'ı unutmuyorlardır....
raufatillapolat@hotmail.com
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder